Bilmem hatırlar mısınız? 2002 Kasım’ında
iktidara gelen AKP, jet hızıyla Atatürk Havalimanı’ndaki mayolu
Zeki Triko reklamlarını önce “hacılar
rahatsız
oluyor” gerekçesiyle “poşete
sokmuş”, ardından
kaldırmıştı.
Nuray
Mert aklımda hep işte
o “mayo
reklamı krizi” ile
yer etmiştir.
Radikal’de “Pano
Krizi” başlığıyla yayımlanan
hükümet “sansürünü” savunan
unutulmaz makalesini (13/02/2003) okuduğumda -şok şok şok!- çok
şaşırmıştım.
Nuray Hanım, diğer alanlarda
da “yol” açabilecek bu
sansürü yalnız onaylamakla kalmıyor,
bunu “çok tehlikeli bir
başlangıç” olarak
gören “endişeli
modernlere” de gayet üstenci bir tonla ayar
veriyordu: “Bir kere
reklamcılık sonsuz bir hürriyet
içinde yapılacak bir şey değil, her şey
ne kadar hürolabiliyorsa, reklamcılık da aynı sınırlar
içinde ‘hür’ olmak
durumunda!” diyerek
ekliyordu: “Adamlar ve kadınlar hacca
giderken, tepelerinde yarı çıplak kadın
posteri sergilemek en azından
yakışıksız(dır)!”
Nuray Mert kriterleri eğer bunlarsa, biz
de şimdi “Laik Cumhuriyet’le özdeş bir
gazetede müftü nikâhı güzellemesi yapmak
yakışıksızdır” der ve de
ekleriz:
“Cumhuriyet’te yazmak sonsuz bir
hürriyet içinde yapılacak bir şey
değildir. Her şey ne kadar hür
olabiliyorsa, Cumhuriyet yazarlığı
da aynı sınırlar içinde
‘hür’ olmak
durumunda!”