Macron,
liderliğini yaptığı “Yürüyüş Hareketi”ni,
Cumhurbaşkanlığına çıkarken “Cumhuriyetin yürüyüşü”
hareketine dönüştürdü.
Bununla meramı, tıknefes kaldığını varsaydığı
V. cumhuriyete farklı bir ivme ve güç aşılamaktı.
Şimdi üçüncü haftasını süren “Adalet
Yürüyüşü”ne baktıkça, “İşte yürüyen Cumhuriyet
aslında birebir bu” diye düşünmekten kendimi
alıkoyamıyorum.
Macron’un icat ettiği isim şimdilik sadece
ilham verici bir “logo” ile sınırlı.
Kılıçdaroğlu önderliğinde
yağmur, çamur, çöl sıcağı demeden yol alan CHP ise göz önünde
basbayağı somut bir “Yürüyen Cumhuriyet” örneği
veriyor.
Ölü toprağını atan CHP silkindi, canlandı,
ayağa kalktı, kendini hatırladı ve Cumhuriyeti yürüyüşe
geçirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi namıdiğer bu gidişle
“Cumhuriyetin Yürüyüş Partisi” diye de
anılabilir...
Son parkura dek yürüyüşe “Du bakalım
n’olcek” mesafesinde bakan uluslararası medyanın ilgisi de
süreçte adım adım büyüdü ve canlandı.
İtalya’daki en önemli siyasi radyo
istasyonlarından “Radio Radicale” örneğin yürüyüşü günü
gününe kaçırmadan bütün ayrıntıları ile izliyor.
Yürüyüşe kanal adına bizzat Ankara’dan katılan
ve her günkü canlı bağlantısını heyecanla Türkçe “hak, hukuk,
adalet” sözleriyle tamamlayan İtalyan gazeteci Mariano
Giustini Ankara-İzmit yolunda şimdiye kadar tüm
yaşananları; hastanelik olanlardan yola tezek dökenlere ve çevreden
destek-köstek olanlara değin tüm çarpıcılığıyla aktardı.
Türkiye de dahi hiçbir radyo ya da TV kanalının
bu yürüyüşü maç anlatır gibi “her sabah” nefes nefese
anlatan Mariano Giustini’nin heyecanıyla anlatabileceğini
düşünmüyorum.
Çizme’de önde gelen tüm gazeteler -Repubblica,
La Stampa, Manifesto...- sonra konuya şu son bir hafta içinde çok
geniş yer ayırdılar.