Trump’ın Beyaz Saray’a çıkışını sadece malum
otoriter liderler alkışladı. Dünya ise çok büyük bir belirsizliğin
içine savruldu. ABD’de Trump’ın başkanlığına ilişkin sıklıkla
sorulan soruları politico.com sitesi şöyle sıralıyor:
1. Trump, Clinton’ı seçim kampanyasında vaat ettiği üzere hapse
atacak mı?
2. Çıkar çatışmasını önlemek için işlerini bırakacak mı?
3. İran’la nükleer anlaşmayı bozacak mı?
4. Meksika sınırına duvar örecek mi?
5. Putin Rusyası’na yaptırımları kaldıracak mı?
6. Müslümanların ABD’ye girişini engelleyecek mi?
7. Kayıtsız göçmenleri ABD’den atacak mı?
8. (Ödemediğini itiraf ettiği) Gelir vergisi bildirimlerini bundan
böyle ABD Başkanı olarak yapacak mı?
9. Aklına eseni yazdığı “Twitter hesabını” açık tutacak
mı? Sorular uzatılabilir...
‘Alt-sağ’ faşizmi
Trump’ın başkanlığı yalnız ileriye yönelik belirsizlikler
doğurmakla kalmadı, mevcut dünyanın tanımadığımız karanlık yüzünü
de taşan bir lağım çukuru gibi faş etti.
Kendi adıma örneğin, Trump’ı başkanlığa taşıyan muhafazakârların
giderek “alternatif sağ” diye tanımlanan bu
derece “hastalıklı” bir kategoriye dönüştüğünü ben bu 8
Kasım’da tespit ettim.
“Alternatif sağ” aslında bildiğimiz faşizm.
Ama “alternatif sağcılar”, her
konuda “siyaseten usturuplu/politically
correct” olmaya karşı çıkarken, kendi “faşizmlerine”
“faşizm” demeyi reddediyorlar. “Faşist” yerine
kendilerini kulağa daha makul(!) gelen “alternatif
sağ” diye tanımlıyorlar.
Kim bu “alternatif sağcılar”?
Kadın düşmanları, yabancı... Müslüman... Yahudi düşmanları, siyah
ırkın düşmanları, eşcinsel düşmanları... Liste böyle uzayıp
gidiyor.