Nilgün Cerrahoğlu Cumhuriyet Gazetesi

Bir eski Türkiye insanıydı

Sabah, sonbaharın soğuk, sevimsiz yüzünü gösterdiği bir yağmur ve gri gökyüzüne uyandım. Aldığım ilk haber de Tarık Akan’ın ölümü oldu. Artık o da yok. Türkiye’nin bu...

17 Eylül 2016 | 398 okunma

Sabah, sonbaharın soğuk, sevimsiz yüzünü gösterdiği bir yağmur ve gri gökyüzüne uyandım. Aldığım ilk haber de Tarık Akan’ın ölümü oldu. Artık o da yok. Türkiye’nin bu en ürpertici, en ürkütücü, karanlık döneminde aramızdan ayrıldı. 
“Yok öyle umutları yitirip 
Karanlıkta savrulmak… 
Unutma; aynı gökyüzü altında, 
Bir direniştir yaşamak…” dese de Tarık Akan’ın da çok sevdiği şair, aklıma öncelikle geçen yıl hemen bu dönemde kaybettiğimiz Levent Kırca’nın giderayak ettiği sözleri geldi. 
“Benim jenerasyonumda bir insan çabalarının meyvesini görmeme durumuna mıüzülmeli; yoksa daha kötülerini yaşayamayacak olduğu için teselli mi bulmalı, şu anbilemiyorum” demişti hasta yatağından verdiği o unutulmaz mesajında komedyen. 
Birbiri ardına yitip giden dostların ardından kendimi artık hep bu ikilemi düşünürken yakalıyorum. 
Şimdi Tarık Akan için de çabalarının meyvesini göremediği için üzülmeli mi, yoksa artık bundan kötüsünü görmeyeceği fikriyle teselli mi bulmalı?

Kötülüğün kanıksandığı zamanlar 
“Daha kötüsü ne olabilir” demeyin. Kırca’yı yitirdiğimiz 2015 güzünden -misal- bugün çok daha beter bir karanlığın içine sürüklendik. 
Düne kadar “Beraber yürüdük biz bu yollarda!” diyenler, ülkenin gerisini de kendileriyle uçurumun kenarına sürükleyen bir kavgaya tutuştu. 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Boş koltuk 05 Mayıs 2024 | 132 Okunma Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024 | 69 Okunma 1921 Anayasası mı dediniz? 21 Nisan 2024 | 185 Okunma Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024 | 563 Okunma 31 Mart’ın bahsi 07 Nisan 2024 | 92 Okunma