“İşgal altındaki bir kentin postanesinden telgraf
gönderiyor gibi hissediyorum
kendimi” diyordu Orhan Kemal
Cengiz gazetesindeki “kayyum
baskınını” izleyen son yazısında ve ekliyordu:
“Belki bu, belki bir sonraki telgraf son mesajım olacak.
Hiçbir işgal, hiçbir zulüm sonsuza kadar sürmez.
Bir gün bu ülkede de basın özgür olacak.
O zaman, bu yaşadığımız günler, bu ülkenin utanç sayfalarında hak
ettikleri yeri alacaklar...”
Ben bu satırları yazarken kendi
gazetem Cumhuriyet de “IŞİD
bağlantılı bir ihbar”nedeniyle “güvenlik
çemberine” alınmış durumdaydı.
Cumhuriyet’e gelen yollar kapatılmış...
Etraf polis otoları ile sarılı...
Gelene kimlik soruluyor...
Yani “abluka altında” gazetecilik yapılıyor.
Dünya basınının Erdoğan’a “özgür basın
için uyarı mektubu” işte bu ortamda geldi.
Mektup belli başlı yayın organlarının 50 genel yayın müdürü ve
editörünün imzasını taşıyor ve Türkiye’de işlemez hale gelen basın
özgürlüklerinde varılan büyük iflas noktasını tanımlıyor.
‘Nüfuzunuzu kullanın!’
New York Times, Washington Post, New Yorker, USA Today, Die Welt,
Süddeutsche Zeitung, El Pais, Repubblica, La Stampa gibi tanınmış
Batılı yayın organlarından; Japonya’nın Mainichi Shimbun’ununa,
Hindistan’ın India Today’ine, Pakistan’ın Dawn’ına, Bangledeş’in
Daily Star’ına kadar yedi düveli kapsayan isim var imzacılar
arasında.
Durum o denli olağanüstü ve yaşadığımız baskılar konusunda bu denli
büyük bir alarm var dünyada.
“Olağanüstülük” birebir mektuptaki uslüba da
yansıyor...
Cumhurbaşkanını muhatap alan belge daha ilk
satırlarında “gazetecilerin korunması ve bir mani olmadan
çalışabilmeleri için”, lafı dolaştırmadan,
doğrudan Erdoğan’ı“nüfuzunu kullanmaya davet
ediyor”!
Türk demokrasisi hakkında böylece her “şekli
varsayım” ortadan kalkmış.
Türkiye’de damardan “tek adam rejimi” olduğu önkabulüyle,
fark yaratabilecek “tek şahısa” hitap ediliyor. Ve
krallara yapıldığı gibi, ondan “nüfuzunu devreye
sokması”isteniyor...