“Adımlar atıldığı anda AB’den hemen birisi çıkıyor açıklama
yapıyor. Neye göre bu açıklamayı yapıyorsun? 50 yıldır bu ülkeyi AB
kapısında bekletenler, acaba atılan adımların ne olduğunu biliyor
musunuz? Ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlar, ister basın
mensubu olsun, şu bu olsun. Gereken cevabı alacaklardır. AB ne der
diye bir derdimiz yok. Lütfen kendi aklınızı kendinize saklayın!”
Bunlar Erdoğan’ın sözleri. Bu minval açıklamaları Erdoğan’ın
ağzından defalarca duyduk.
Son dönemin “Naziler”, “Haçlılar” ve “AP, AB raporları yok
hükmündedir”, “Gerekirse idam için, AB için referandum yaparız.
Millet ne derse, ona uyarız!” açıklamaları da halen aklımızda.
Bu defa bu açıklamaları “yok hükmünde” saymamız isteniyor.
“Referandum öncesinde AB ile yaşananlar geride kalacak”mış.
Cumhurbaşkanı’nın (CB) Brüksel’de AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve
AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ile yaptığı son
görüşmelerin ardından yeni “12 aylık bir takvim” alınmış. Üzerinde
çalışılıp gerekli adımlar atılacakmış. “Gerekli adımlar”la neyin
kastedildiği bilinmiyor. “12 aylık gizemli takvim”in de ne olduğu
anlaşılmıyor.
Biz Mars’tan, AB Venüs’ten
CB bu açıklamaları Brüksel seyahatinde beraberindeki gazetecilere
yapıyor. Uçaktaki gazetecilere bakıyorum. Yandaşı filan bir yana
bırakın, aralarında nazar boncuğu gibi Allah için tek kadın
gazeteci yok.
Türkiye’nin AB müzakerelerine vaktiyle yeşil ışık yakan “2004
Brüksel zirvesini” izleyen ve de çok önemli bölümü “kadın” olan AB
uzmanı gazetecilerin listesini hatırlıyorum. Sırf o listenin bu…
“CB uçağındaki gazeteciler” ile karşılaştırılması bile, Avrupa’dan
ne denli uzağa savrulduğumuzun kanıtı sayılabilir.
CB hep daha çok böyle “bıyıklı heyetlerle” hareket etmeye
alıştığından olsa gerek… Brüksel’de ilk kez tanıştığı Fransa CB’si
Macron’a -misal- (Fransa’nın yeni savunma bakanı Sylvie Goulard’ı
kastederek)
“Silahlı kuvvetlerin başında bir kadın bakan.
Ne enteresan?” demiş.
Bu hayret nidası bile kendi başına AB’den
alınan mesafenin kanıtı.
AB ile Türkiye arasında yıllar içinde bu denli devasa bir uçurum ve
aşılmaz bir “yabancılaşma boşluğu” doğmasaydı, Erdoğan zamanında
birlikte “medeniyetler ittifakı” kurduğu İspanyol mevkidaşı Jose
Luis Zapatero’nun “ilk kadın savunma bakanını” hatırlardı.
Zapatero bundan on yıl önce “Avrupa’da ilk kez”, üstelik “karnı
burnunda hamile” bir genç kadını savunma bakanı yapmıştı. Başbakan
yardımcısını da “kadın” seçen İspanya Başbakanı, Macron’un “on
küsur yıl rötorla uyguladığı” kabineye yüzde 50 kadın kotası
kriterini de AB’de uygulayan ilk Akdeniz lideri olmuştu.