TEVAZU
"Merhamet kanatlarını yere yaymak" olarak tarif edilmiştir tevazu.
Efendimiz, "Kim tevazu ile alçakgönüllülük ederse Allah onu
yüceltir" buyurdu. Tevazunun mimari olan Hz. Resulullah ile ilgili
şu manzara çok ders vericidir:
"Mekke fethedilir. Hz. Peygamber, İslam'a girmek isteyenlere imanı
anlatıyor. Hz. Ebu Bekir de o güne kadar iman etmemiş olan
babasının elinden tutmuş Hz. Peygamber'e doğru getiriyor. Ebu
Kuhafe, yani Hz. Ebu Bekir'in babası âmâ, yaşlı. Onun kendisine
doğru geldiğini gören Hz. Peygamber ayağa kalktı ve müşrik olan Ebu
Kuhafe'ye doğru yürüdü. Ellerinden tutup uygun bir yere oturttu. Ve
sonra Hz. Ebu Bekir'e dönüp, 'Ebu Bekir, neden ihtiyarı yordun. Biz
ona giderdik. Onu yormasaydın' buyurdu."
Tevazunun zirvesi değil mi bu duruş. Dikkat çekelim; Hz. Peygamber
"Putperest kişiye ben gitseydim" diyor. "Ben Peygamberim. Muzaffer
bir komutanım. O benim için kalksın gelsin" demiyor. Bizde bu
tevazu var mı? Yoksa kibirli bir duruş mu sergiliyoruz. Kararı siz
verin.
SIKINTILARA SABIR
Mevlânâ şöyle diyor: "İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme. Allah
'Kalbi kırıkların yanındayım' buyurdu. O hâlde...