Adanmışlık sevginin belirtisidir. "Sana kurban olayım" der
Anadolu insanı sevdiğine. Verebileceği en aziz şeyini, canını feda
etmek ister. Hz. Adem'in çocuklardan kurban istendiğine her biri en
sevdiği dünyevi metanı kurban için sundu. Kurban fedakarlık ve vefa
göstergesidir. Vefalılar kurban olabilir. Kurban sunabilir. Nitekim
Allah Habil'in, samimi olanın kurbanını kabul etti. Hz. İbrahim'in
en aziz varlığına karşı Yüce Rabbin indirdiği koçu kurban etmesi,
sadıklara ve muttakilere Allah'ın bir rahmetidir. Kurban bayramında
etinden yararlanılsın diye kurban edeceğimiz hayvanlar, canlarını
verirken bizi temiz olmaya, takvaya, sadakate davet ediyor gibi.
Bizim bu bayramda; yalanı, dolanı, çirkinliği, nefreti, kini,
hasedi, gösterişi, çift yürekli, çift dilli olmayı, dedikoduyu,
dünyaya tapınırcasına bağlılığı, evet bütün bunları toprağa atmamız
gerekir. Derinlere. Kurbanla beraber; sevginin, doğruluğun,
samimiyetin digergamlığın sancağını yüceltmemiz lazım. Yoksa kurban
sadece et paylaşımı değil. Sevginin, dostluğun, yoksulluğun,
sıkıntı ve refahın da paylaşımıdır. Yeter ki yüzümüzdeki - varsa
eğer - maskeleri atalım. Kalbimizdeki nefreti duru sevgi suyuyla
yıkayalım. İşte o zaman, vakit kurban vakti olur. Bayram o zaman
bayram olur.
DİNİ SAHABEDEN ÖĞRENİN
Allah'ın Resulünün arkadaşları. Sahabe! Dini merkezinden öğrenip en
güzel şekilde yaşatan kutlu nesil. En hayırlı zamanın en hayırlı
insanları. Bizim dini doğru anlamamızda önderlerimizdirler. Onların
sözlerine ve ikazlarına kulak kabartalım. Onlardan biri olan Enes
bin Malik, sahabe neslinden sonra gelen bazı Müslümanları gördüğü
zafiyetle ilgili uyarırken şöyle derdi: "Sizler, gözünüzde kıl
kadar önemi olmayan bazı şeyler yapıyorsunuz. Bazı ameller
işliyorsunuz. Halbuki biz sizlerin cesurca işlediğiniz bu amelleri
Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde felaket ve helak olma sebebi
sayardık." Müslümanlar gün geçtikçe samimiyette biraz daha
zayıfladılar. Vurdumduymaz oldular. Aykırı ve cazip fikirlere kulak
kabarttılar. İmanda macera peşine düştüler. İman ve amel fakiri
bazı şaşkınların ardınca yürüdüler. Böylece imanlarından lezzet
almaz oldular. Ahiretlerini ise riske soktular. İbni Mesud (r.a.)
Müslümanları istikamet yolunda şöyle uyarırdı: "Siz birilerini
örnek alacaksanız, Resulullah'ın sahabesini örnek alınız. Onlar bu
ümmetin kalbi en temiz olanlarıydı. İlmi derinlikleri çok fazlaydı.
Külfetsiz bir yaşantıları vardı. İstikameti en düzgün olandı.
Yol-yordam ararken dengeli çözüm ararlardı. Allah onları Resulüne
yol arkadaşı seçti. Onları tanıyın ve izlerini takip edin. Zira
onlar en doğru yoldaydılar." İbn Mesud bize böyle yol
gösteriyor.
KESİLEN HAYVANIN KANINDAN ALNA SÜRÜLMESİ GEREKİR Mİ?
Kesilen hayvanın kanından alna sürülmesinin dini bir yönü yoktur.
Bu halk arasında olan bir inançtır ki, uzak durmakta fayda
vardır.
Kurban namazı şeklinde bir namaz yoktur. Ancak kişi kurban kesmeden
önce veya sonra nafile niyetiyle Yüce Allah'ın verdiği nimete bir
şükür olarak istediği kadar namaz kılabilir. Mekruh olmayan
vakitlerde nafile namaz kılmaya bir engel de yoktur.
Haccın üç türü vardır. İfrad, Temettu ve Kıran. Aralarında -
uygulama açısından- az da olsa fark vardır. Bu hacc türlerinden
Temettu ve Kıran'a niyet edenler kurban kesmekle yükümlüdür. Bu
kurbanı da gittikleri harem bölgesinde kesmelidirler. (Maide, 95,
Bakara, 196)
Kurban kesilirken hayvana eziyet etmemek emredilmiştir. Hayvana
eziyet çektirmemek için kesiminden önce elektro şok veya benzeri
yöntemlerle bayıltılması caizdir. Ancak bayıltılmış olan hayvanın
dinin emrettiği yöntemle kesilmesi şarttır. Hayvanın narkoz,
elektro şok veya benzeri yöntemlerden biri uygulanırken ölmesi
halinde etini yemek caiz olmaz. Yani özet olarak; hayvanın şoktan
değil kesimle hayatını kaybetmesi gerekir. Elektro şok veya benzeri
yöntemlere, hayvana kesilirken daha az acı vereceği için müsaade
edilmiştir.
Kurban kesilirken gerek kurban sahibinin gerekse de kurbanı kesenin
abdest alması şart değildir. Bununla beraber kurban kesilirken hem
kurban sahibinin ve hem de kurban kesenin abdestli olması daha
güzel ve faziletli olur.
Bilindiği gibi büyükbaş hayvan 1'den 7 kişiye kadar kişi adına
kesilebilir. Ortaklar aldıkları bu hayvanı kesmedikçe dışarıdan
ortak alabilirler. Ancak mesela bu yedi hissenin herhangi birine
başkası bölüp de ortak olamaz. Yani altı hissedarın yanında yedinci
kişi kendi yanına başkasını da alıp bir hisseyi ikiye bölemez.
Babanızın vasiyetini yerine getirin. Elbette elinizde bu kurbanı
kesmeye yetecek kadar paranız varsa. Ve babanızın bıraktığı parası
varsa. İmkan dahilinde kesersiniz.
Hz. Ali her yıl iki koç keserdi. Sebebini ise şöyle ifade ederdi:
"Efendimiz bana sağlığında kendi adına kurban kesmemi vasiyet
etti.' (Ebu Davud, Dehaya, 2) Hz. Ali vasiyetten dolayı bu kurbanı
keserdi. Yoksa, bir vasiyet yoksa, ölenin arkasından kurban kesme
zorunluluğu yoktur.
Kurbanın et anlamındaki her yerinden yararlanılır. Ancak akan kanı
içmek veya dondurup yemek dinen haramdır. Öd, idrar torbası, beze
gibi yerler yenmez.
Güzel bir iş yapmış olursunuz. Babanız o kurbanı kesebilir.
Kurbanınızı Yüce Allah inşallah kabul eder. Bu gibi hallerde kurban
bayramı günleri devam ediyorsa ve zengin iseniz yenisini kesmeniz
uygun olurdu. Eğer kurban parasını satıcıdan almışsanız o parayı da
sadaka olarak dağıtmanız gerekirdi. (Bu son durum bayram bittikten
sonra parayı almış olmanıza göredir)
Büyükbaş (sığır cinsi) hayvanlarda iki yaşı bitirmiş olma şartı
vardır. Burada kameri takvim esas alınır (yani kameri yıl 354
gündür)
İki gözü veya bir gözü kör olan hayvan kurban olmaz. Kesilecek yere
gidemeyecek kadar cılız veya hasta hayvan kurban olmaz. İki kulağı
veya bir kulağı kökünden kesik hayvan kurban olmaz. Dişlerinin tümü
veya yarısından çoğu dökük olan hayvan kurban olmaz. Boynuzlarının
ikisi birden veya birisi kökünden kırılmış olan hayvan kurban
olmaz. Kuyruğunun yarısı kesik olan hayvan kurban olmaz. Doğuştan
kulağı olmayan hayvan kurban olmaz.
Şaşı, hafif topal, kulağı yarık veya delik, dişlerinin bir kaçı
dökülmüş, kuyruğunun birazı kesik hayvanlar kurban edilebilir.
Dikkat edilirse bu anlatılan eksiklikler her hayvan olabilecek ve
ayıp sayılmayan eksikliklerdir.