Bir gün Hz. Peygamber'e kıyametin belirtilerini sordular.
Peygamber'imiz belirtilerden birini ön plana çıkarıp şöyle buyurdu:
"Herhangi bir iş, görev ehil olmayana teslim edildiğinde kıyameti
bekle." Aslında Peygamber'imiz bununla vicdanın ve ahlakiliğin
kıyametini kastediyordu. Emanet boşluğa savrulduğunda, insanlık
onurlu yaşamın ipini çekmiştir demek istiyordu.
Tarihte bu anlamda, yani emanete sahiplenme anlamında örneklik
oluşturan olaylar ve kişiler vardır. Emanetin çok da önemsenmediği
dünyamızda bu örneklerden birini sizinle paylaşmak istiyorum.
Buradaki "emanet" kavramı, siyasi veya bürokratik bir tercihi
yansıtmıyor sadece. Sınırları çok daha geniş ve kapsamlıdır.
Babalık, annelik, komşuluk, idarecilik, akıl, vicdan, iman ve daha
nicesidir. Bunlardan hepsi birer emanettir. Televizyon ekranı bir
emanettir, vaaz kürsüsü bir emanettir, gazete köşesi bir
emanettir.
HERKES HEYECANLI
Bir gün Medine'ye Necran Hıristiyanlarından bir grup gelir. Hz.
Peygamber'le uzun görüşmelerde bulunurlar. Sonradan Hz.
Peygamber'den (SAV) kendilerine İslam dinini anlatacak ve yaşatacak
"emin-güvenilir" bir isim isterler. Hz. Peygamber onlara şöyle
cevap...