Günahkârın tövbe etmesini kabul etmesi bile lütuftur. Düşünün,
sizi Allah yaratıyor, imkân veriyor. Can veriyor, nimet veriyor,
evlat veriyor. Yediriyor içiyor. Ve bunların karşılığında "iyi
insan olun, Rabb'inizi tanıyın, şükredin, iyilik edin, merhamet
edin, yetimi kollayın, zulmetmeyin, hak yemeyin, kul hakkına el
uzatmayın, adil olun" istiyor.
Peki, insan bütün bu nimetlerin karşılığında ne yapıyor? Etrafınıza
bakarsanız ne yaptığını görürsünüz. Rabb'ini unutuyor, inkâr
ediyor, bencilce davranıyor. İşine gelene helal, işine gelene haram
diyor. Haram yiyor, buna da kılıf buluyor. Bütün bunlara rağmen
Rabb'i insanı ümitsiz, umutsuz bırakmıyor, şans tanıyor. Hangi
günahı işlerse işlesin kapıyı kapatmıyor.
"Elini aç ve beni hatırla, tövbe et, pişmanlık duy, yönel bana seni
affedeyim" diyor. Engin rahmete bakın. Affın yüceliğine bakın.
Yaradan yaratıp nimet verdiğine sonsuzca keremde bulunuyor.
Kendisini inkâr edene bile vermeye devam ediyor. Nanköre veriyor,
inkârcıya veriyor, secde etmeyene veriyor, Rabb'ini bilmeyene
veriyor. Hiç esirgemiyor. Yaratmanın karşılığında maddi bir
beklenti de istemiyor.
LİMİTSİZ BİR BAĞIŞLANMA
Kişi inançla...