Son dönemlerde tasavvuf, kıyasıya bir tenkit kadrajına
oturtuldu. Şahsi bazı hatalar ne yazık ki tasavvufun tümüne fatura
edildi. Bu doğru ve insaflı bir hamle değildi. Zira tarih boyunca
yüce kitabın ve erdemli Peygamber'in en güzel yorumlarından biri
tasavvufi bakışta kendini buldu. İşari tefsiri kim yok sayabilir?
Tüsteri tefsirini, Kuşeyri'nin Letaif'ini, İbn-i Acibe'nin Bahr-ül
Medid'ini ve benzeri yüzlerce eseri nasıl görmezden
gelebiliriz.
Tasavvufun "kîl-u kâl"inden (sözlerden) hâline geçiş yapıldığında
ve hakikatle buluştuğunda ortaya çıkan muhteşem hazineyi kim yok
sayabilir?
BÜYÜK ÂLİMLERİN YOLU
Şunu ifade etmekte de fayda vardır: Tasavvuf metodolojisini tesis
edenden başlayarak bu hususta katkıda bulunan herkes tasavvuf
ilmine çok şey katmıştır belki ama çok şeyi de hayatına tatbik
etmiştir. Bütün bunlara rağmen hiç kimse tek başına tasavvufu
temsil etme imtiyazına sahip değildir. Bu nedenle tasavvuf ile
tasavvuf ehli olduğunu ifade eden insanları aynı potada saymak
doğru değildir. Bugün de yarın da bu ilmi hakikati taşıyanlar da
var, yanlış bir yola bunu kurban edenler de.
Hz. Peygamber (SAV) ve sahabenin vefatlarından sonra...