"Hucurat suresi bu duruşumuzu ayetleştiriyor:
"Ey iman edenler! Allah'ın ve Peygamberinin önüne
geçmeyin..."
"Ey iman edenler! Seslerinizi peygamberin sesinin üstüne
yükseltmeyin..."
"Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah'ın
gönüllerini takva konusunda sınadığı kimselerdir..." (Hucurat,
1-3)
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) konumunu gölgelemek
Hz. Peygamber'i (s.a.v.) bir postacı gibi görmeye alışmış
kişiler, O'nu şöyle nitelerler; 'Hz. Peygamber geldi. Ayetleri
iletti. O bir ileticiydi sadece. Sanki hiçbir şey konuşmadı ve
sonra vefat etti. Bu iş de kapandı. Şimdi elimizde Kur'an var.
Bizim bu Kur'an'ı anlamak için Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ihtiyacımız
yoktur. Onun sözlerine de ihtiyacımız yoktur. Zaten Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) sözlerinin bir bağlayıcılığı da yoktur. Bizim
de onun kadar konuşma yetkimiz var. Kısacası kanaat bu.
Batıda yaygın olan bu kanaat ve peygamber algısı ülkemizdeki
dini çevrelerde filizlenmeye başlamıştır. Bunun varacağı menzili
tahmin edebiliyorsunuz. Birkaç yıl sonra Hz. Peygamber'in
kendisinin tartışılacağını tahmin edebiliyorsunuz. Zaten Kur'an'ın
bir kısmını tarihsel olarak ilan edenler Yüce Allah'ın 'alim'
sıfatını çoktan göz ardı etmiş durumdalar.
Manzara bu. Önüne geçilmezse ülkemizdeki dini duru ve kadim
anlayışın dini tebliğ ve irşat edenlerce zarara uğrayacağını
göreceksiniz.
Hz. Ebu Bekir teslimiyeti: Onu azledemem
Sahabe, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) emir ve
talimatlarını tereddütsüz uygulamıştır. Bu itaat her
alanda kendini gösterdi: Efendimizin
ayetlerin beyanı anlamındaki her sözü,
uygulaması, yönlendirmesi tereddütsüzce
işlevlendirildi.
"Resulullah size neyi verse onu alın. Size neyi de yasak
ettiyse ondan vazgeçin." (Haşr, 7) ayeti her ne kadar ganimetin
taksimiyle ilgili bir talimatsa da; Hz. Peygamber'in (s.a.v.) her
konudaki emir ve uygulamalarıdır şeklinde anlaşılmış ve kabul
görmüştür.
İslam tarihinde Hz. Peygamber'e (s.a.v.) itaati resmeden en
açık örneklerden biri Hz. Ebu Bekir'in Hz. Usame ordusuyla ilgili
olan tavrıdır. Şimdi bu olayı kısaca hatırlatalım: