(Kuran-ı Kerim'de şefaat)
Hariciler ve Mutezile mezhebi Peygamberimiz'in
(s.a.v.) şefaatini inkâr etmişlerdir.
Mutezile'nin ileri gelenlerinden Ali Cubbai (Şerhu'l
Usul, 688) bunu açıkça dile getirir. Mutezile denilen, ehlisünnet
dışı olan akımın da görüşü budur. Bildiğiniz gibi ehlisünnet, bir
mezhebin değil Kuran ve Sünnet'i esas alan bütün hak mezheplerin
genel adıdır.
A) Şefaati yok sayan ayetler hangi şefaati yok sayıyor?
Mutezile'nin veya şefaati inkâr eden mutezile kafalıların referans
gösterdikleri bütün ayetler; müşriklere, kâfirlere ve putperestlere
tapındıkları sahte ilahların ahirette şefaatçi -fayda sağlayıcı-
olmayacağını gösteren ayetlerdir.
Şefaatin olumsuz anlamda kullanıldığı bütün ayetler istisnasız bu
anlamda kullanılmıştır. Yani bu ayetlerde şöyle denilmiştir: Ey
putperestler, ey kâfirler, ey müşrikler; ahiret âleminde size
hiçbir şefaat fayda sağlamayacaktır.
Tapındığınız sahte ilahlar sizinle beraber ateş yakıtı olacak.
Çünkü şefaatin ilk şartı şudur: Ancak imanla ölmüş olanlara şefaat
müsaadesi verilecektir. İşte biraz sonra örneğini vereceğim ve
onlara şefaat olmayacak şekildeki bütün ayetler bu imansızlar
hakkındaki ayetlerdir.
Bu ayetlerde reddedilen şefaat; müşriklerin ve kâfirlerin umduğu
aracıların ve sahte ilahların şefaatidir.
Bunu görmek için, şefaat kelimesinin geçtiği ayetlerden önceki
birkaç ayete bakmanız yeterlidir.
Örnek verirsek: Yunus Suresi, 18. Ayet'e bakalım: "Onlar, Allah'ı
bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda vermeyecek şeylere
tapıyorlar. Ve bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir
diyorlar."