Hz. Peygamber (s.a.v.) 632 yılı Rebiul Evvel ayında pazartesi
günü öğleye doğru vefat etti. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in kısa bir
hastalık evresinden sonra vefat etmesi Medine'de derin bir iz
bıraktı. Peygamberimiz (s.a.v.)'in mescidi binlerce kişi ile doldu.
İnsanlar şaşkınlık içindelerdi. Hatta Hz. Ömer "Kim Muhammed
(s.a.v.) öldü derse öldürürüm" diye tehdit ediyor, tam bir şok hali
yaşanıyordu.
Hz. Ebu Bekir'in gelip cemaate hitap etmesi ve Hz. Peygamber
(s.a.v.)'in günün birinde vefat edeceğini bildiren ayeti okumasıyla
(Ali İmran, 144) insanlar hakikati kabullenmek zorunda
kaldılar.
Şu konular sahabeyi meşgul etti;
1- Hz. Peygamber (s.a.v.)'i kim ve nasıl yıkayacak.
2- Hz. Peygamber (s.a.v.)'in cenaze namazını kim kıldıracak.
3- Hz. Peygamber (s.a.v.) nereye gömülecek
4- Devletin işini yürütmek için kim Halife olacak.
Şimdi bu soruların nasıl cevaplandığına bakalım;
KİMLER YIKADI?
Hz. Peygamber (s.a.v.) vefat ettiğinde O'nu kimin yıkayacağı konusu
bir an için cevapsız kaldı. Aslında peygamberimiz yıllar önce Hz.
Ali'ye 'Ben ölünce beni sen yıka' demişti. Hz. Ali, 'Ben ölü
yıkamayı bilmiyorum' dediğinde ise Efendimiz (s.a.v.) 'Bu sana
öğretilecek' buyurmuştu.
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefat ettiği yer, Hz. Aişe'nin odasıydı.
Muhtemelen 20 metrekare civarında olan bu odaya sınırlı sayıda
insan sığabilirdi. Odanın ortasında Efendimiz sedir üzerinde
uzanmış üzerine de çizgili bir örtü ile örtülmüştü.
CENAZE YIKANIRKEN İZDİHAM
İçeri belli sayıda kişi alındı. Bunlar da genellikle ehl-i beyt;
yani; Hz. Peygamber (s.a.v.)'in amca çocuklarıydı. Hz. Abbas, Hz.
Ali, Kusem, Fadl, Üsame bin Zeyd ve eski hizmetçisi Şakran.
Ancak bu 6 kişi içeri girdiğinde kapıda Mekkeli ve Medineli
Müslümanlar izdiham oluşturdular. Medineliler; 'Biz onun
dayılarıyız bizi içeri alın' dediler.
Mekkeliler; 'Biz onun baba tarafından akrabalarıyız içeri alın'
dediler. Bu izdihamın önüne geçmek. Ve küçük odaya o kadar insanı
almak mümkün değildi.
Hz. Ebu Bekir olaya müdahale etti ve "O'nun temiz vücudunu yıkamak
ehl-i beytin hakkıdır. Onları rahat bırakın hiç kimse davet
edilmeden içeri alınmayacak" dedi.
Ancak Ensar ve Muhacirin bununla yetinmeyip Efendimizi yıkamak için
içeri girmeye teşebbüs edip Hz. Ebu Bekir'le görüşmeye ısrar edince
Hz. Ebu Bekir, "Hz. Abbas ve Hz. Ali ile görüşün" dedi. (İbn Sa'd,
Tabakat) Israrlar dinmeyince Medinelileri temsilen Hz. Ali'nin
müdahalesiyle Evs bin Havli içeri alındı.
Kuyulardan getirilen sular sahabenin ellerinden taşınarak içeri
alındı. Efendimiz bu sularla yıkandı. Hz. Ali hariç Efendimizin
yıkanması işini yapan herkes gözlerini kapattı.
Efendimizin üstündeki elbisenin çıkarılıp çıkarılmayacağı
konuşulurken içeri bir ses girdi. Şöyle diyordu bu ses: "Peygamberi
yıkarken elbisesini çıkartmayın." Öyle de yaptılar. Suyu elbisenin
üzerinden vücuduna döktüler. Hz. Ali ise eline doladığı bir bezle
Efendimizin vücudunu sıvazladı.
NAMAZI KİM KILDIRDI?
Efendimiz yıkanıp kefenlendi. Sedir üzerinde bırakıldı. Cenaze
namazını kim kıldıracak konusu gündeme geldi. Hz. Ali, "O bizim
dünyada imamımız, ahirette de imamımızdır. Kimse onun cenazesine
imamlık yapmayacak" dedi. Ve buna uygun olarak önce ehli beyt
erkek, çocuk, kadın ve yakınları tek tek girdiler içeriye ve tekil
olarak -imamsız- namaz kıldılar. Sonra da diğer büyük sahabeler ve
halkın geri kalanı erkek ve kadınlar gruplar halinde içeri girip
cenaze namazını kıldılar. Bu hal bütün bir Salı günü devam etti.
Böylece mübarek cenazesine binlerce tekbir getirildi, saatlerce
O'na dua edildi. Sahabe, Nebilerine vefalarını gösterdiler. Son
dini getiren Hz. Resulullah (s.a.v.)'in cenaze namazını binlerce
kişi kılmış oldu.
NEREYE GÖMÜLDÜ?
Hz. Peygamber (s.a.v.) pazartesi vefat etti ve - Yakup, Said bin
Mansur, İbn Huzeyme, Vakedi, Ahmed bin Hanbel, İbn ebi'd-dünya ve
benzeri bazı alimlere göre Salı günü gece yarısına doğru gömüldü.
Yani pazartesi vefat etti, Salı gecesi gömüldü. Hz. Peygamber
(s.a.v.)'in Çarşamba gecesi gömüldüğünü söyleyen alimler de
var.
Efendimizin nereye gömüleceği de mescidi dolduran sahabe tarafından
tartışıldı. Baki mezarlığı, Uhud meydanı veya benzeri yerler teklif
edilmekle beraber hem Hz. Aişe'nin daha önce gördüğü bir rüya ve
gerekse de Hz. Ebu Bekir'in peygamberimizden "Peygamberler
öldükleri yere gömülürler" sözünü nakletmesi üzerine vefat ettiği
odada gömülmesine karar verildi.
Ebu Ubeyde ve Ebu Talha'ya mezar kazmaları (iki türlü mezar sistemi
var. Lahd ve Şakk) için haber gönderildi. Ebu Ubeyde evinde bulunup
getirildi ve o mezarı kazdı.
GÖMÜLÜRKEN İZDİHAM
Vakıdi'nin Ümmü seleme'den rivayet ettiği bir rivayet Efendimizin
gömülmesi esnasında Peygamberimizin odası, mescid ve Medine'de olan
çalkantıyı çok net resmediyor.
İbn Ebu Sabre, Huleys bin Hişam'dan o da Abdullah bin Vehb'den O da
Ümmü Seleme'den şöyle aktarıyor: Peygamberimizin vefatından sonra
toplanmış ağlıyorduk. Uyuyamamıştık. Resulullah sedir üzerinde
uzanmış yatıyordu. Onu (vefat etmiş olsa bile) aramızda görmekle
teselli buluyorduk. Gecenin ilerleyen saatlerinde demir küreklerin
sesini duyduk. Mezarın kazıldığını anladık. Biz feryada başladık.
Bizim sesimizi duyan mesciddeki sahabeler de feryada başladılar.
Medine tek ses olmuş yüksek sesle ağlıyordu.
Bilal ezan okumaya başladı. 'Eşhedu enne Muhammeden Resulullah'
cümlesine gelince ağlamaya başladı. Ezana devam edemedi. Bizdeki
hüzün daha da arttı. İnsanlar Hz. Peygamber (s.a.v.)'in mezarına
girmek için hücum ettiler. İçeridekiler odadaki izdihamı azaltmak
için kapıyı kilitlediler. Yarabbi, bu nasıl bir musibettir. (El
Bidaye ve'n - Nihaye, 8/111; Kastelani, Mevahib)
MEZARINA GİRENLER
Hz. Ali, Kusem, Fadl, Şakrandı. Diğer sahabeler ise dışarıda
toprağı tesviye ediyor, dua ediyor ve bir kısmı da toprağa su
döküyorlardı. Kısacası Medine ve civar merkezlerden gelen sahabe,
Efendimizin cenazesinde hazır bulundular. İbn Ümmü Maktum 'Muhammed
ancak bir peygamberdir' ayetini okuyup duruyor, insanları teselli
ediyordu.
Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve diğer tanınan zatlar da yıkama, gömülme,
kefenlenme gibi bütün detaylarla ilgilendiler. Aynı zamanda ümmetin
başsız kalmaması halife seçimi ve fitneye zemin bırakmamak için de
Benü Sakife'de gelişmeleri yakından takip etmişlerdir. Çünkü
Efendimizin vefatı üzerine dinden çıkma - irtidat- olayları
haberleri gelmeye başlamıştı.
GÖMÜLDÜKTEN SONRA
Erkek cemaati cenazeden dönünce Medinenin kadınları efendimizin
odasına girdiler. Hz. Fatıma'nın Hz. Enes'i görünce söylediği söz
çok etkileyiciydi: Ey Enes! Efendimizi gömmeye - toprağa koymaya-
nasıl gönlünüz razı oldu. Efendimizin vefatı sahabe efendilerimizi
derinden sarstı. Bugün bile O'nun vefatından bahsederken aynı
duyguyu yaşıyoruz.
SEVGİ MERSİYELERİ
Hz. Ali, Hz. Erva, Hz. Atike, Hz. Safiyye, Hz. Fatıma, Hz. Ebu
Bekir, Hz. Ömer, Ebu Süfyan, Hassan bin Sabit, Ka'b bin Malik,
Züeyb el-Hüzeli, Hind bin Haris, Hind binti Üsase, Atike binti
Zeyd, Ümmü Eymen ve daha yüzlercesi Efendimizin vefatı üzerine
mersiyeler söylediler. (Vefaul Vefa, Semhudi, Kastalani, Diyarı
Bekri, İbn Sa'd, İbn Seyyidün-Nas, İbn Hişam)
SON SÖZ
Peygamberimizin vefatından gömülmesine kadar olan sürede (iki gün)
sahabe efendimizi bir an bile yalnız bırakmadılar. Hz. Ali, ehli
beyt, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Talha başta olmak üzere bütün sahabe
mescid ve evlerinin arasını an be an mekik dokudular. Sahabenin
büyükleri de hem cenazeyle ilgileniyor ve hem de müminlerin başsız
kalmamaları için Sakife'de halifelik görevini - seçim- düzenliyor
ve hem de dinden dönme hareketlerine nasıl tavır alacaklarını
planlıyorlardı.
Mevlam hepsinden razı olsun.