Pazar gecesi Mevlid Kandili. Rebiu'l Evvel ayı Efendimizin doğum
günleridir. Bu vesileyle Hz. Peygamber'i (s.a.v.) bir postacı gibi
gören bidat ve hurafecilere efendimizin misyonunu Kur'an-ı Kerim
ayetleriyle hatırlatalım istedik.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) görevi Kur'an-ı Kerim'i okumakla sınırlı
değildir. Okuduğu ayetleri açıklama, uygulatma, öğrenme, hayata
tatbik etme ile de ilgiliydi. Kanun koyuyordu. Haram ve helalin
sınırlarını çiziyordu. Gerektiğinde hâkim, gerektiğinde
komutandı.
Medine'de kurulan devlet için uygun yasalar, antlaşmalar, danışma
meclisi kuran Hz. Peygamber (s.a.v.) Yüce Allah'tan bir yetki
almasaydı bütün bunları gerçekleştirme hakkını kendinde bulur
muydu? Ve Kur'an-ı Kerim'de olmayan birçok uygulamayı hangi
yetkiyle bize emrederdi? Kendi kendinden mi, Yüce Allah'tan bir
emirle mi? Kendi kendine olmadığına göre sünnetle ilgili bütün
uygulamalar ilahi bir kaynağı gerektirmektedir.
Efendimizin yetki ve misyonuna işaret eden ayetlerin bir kısmını
hatırlayalım;
Bir eğitici olarak yetkileri
Kur'an-ı Kerim'in dört yerinde Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bir
eğitimci, öğretmen olarak görevine işaret ediliyor. Bu ayetlere
bakalım:
"Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara
âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her
kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve
hikmet sahibisin." (Bakara, 129)