Çarşamba akşamı Medine havaalanından yükseldik. Mekke hareketli.
Umreci sayısı geçen yıllara göre daha az. Türkler de yarıyıl
tatilini bitirip dönmüşler. Ama yine de hayli Türk umreci var.
Tavafta yüzlercesi ile selamlaştık.
Medine'de hava serindi.
Sabah namazı dudak uçuklatan kuru bir ayaz vardı.
Hem Mekke haremi ve hem de Medine haremi namaz vakitlerinde ve
sonrasında doldu.
Ancak dünya Müslümanları buruklar.
Kendilerini potansiyel terörist gibi gören şaşkınların; kendilerine
reva gördükleri muameleden, medyanın çirkin algı operasyonlarından
az-çok haberdarlar. Onun burukluğu var. İslamofobinin batılı
ülkelerin dış politikasını oluşturmaya namzet olmasından dolayı
tepkililer.
Kırgınlar. Özellikle de Arap ülkelerinde, kendilerini yöneten
yetkililerin dünya politikasında yeterince etkin olamamasından
dolayı kırgınlar.
Dağınıklar. Tek yürek olamadıkları için, kardeşliği tesis
edemedikleri için dağınıklar.
Mezhep farklılıklarını, ümmetin yumuşak karnı gibi görüp öylece
kullanan örgütlerin karşısında alternatif üretemedikleri için
dağınıklar.
Yoksullar. Özellikle de Pakistan, Afganistan, Bangladeş gibi
ülkelerden gelen Müslümanların hali yürek incitici. Yoksulluk her
yanlarını sarmış. Müslümanlara fakirlik edebiyatı yaparak onları
sömüren para babalarının, dakikada milyarlarla oynayan bankerlerin
gölgesi çökmüş bu insanların üzerine.