Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Mekke'de en zor ve çetrefilli zamanda
semadan aldığı buyruktur bu. İnsanoğlunun üzerine, kalbine bazen
binlerce ton ağırlığında manevi bir yığın oturur. Rüzgâr her yandan
eser. Hiçbir yönden, hiçbir yandan emin olamaz. Oturduğu mekân
altından kayar gibi olur.
Dili ağırlaşır. Kendini güvende hissetmez. Kaderi yaratana sığınır.
Bulduğu çareler problemi çözmez. Daha doğrusu birini çözer, bini
çıkar. Bir perdeyi sıyırır, ardından binlercesi çıkar.
Yüce Allah çaresiz gördüğü kuluna, sevgili elçiye gönderdiği şu
ayetle ışık olur; 'Ey örtünüp bürünen - Muhammed! Gecenin
yarısında, ister biraz sonra, ister biraz önce, bir
müddet için kalk ve ağır ağır Kur'an oku. Doğrusu biz
sana taşınması ağır bir söz vahyedeceğiz.
Şüphesiz ki, geceleyin kalkmak daha tesirli ve o zaman
okumak daha elverişlidir.
Çünkü gündüz seni uzun uzun alıkoyacak işler vardır.
Rabbinin adını an, her şeyi bırakıp yalnız O'na yönel
(el-Müzemmil, 1-8)'
Gece kalk, namaza dur
Gündüz dünyanın sıkıntılarına göğüs geren, yığınla şerle
uğraşan bir müminin gecesini anlatıyor bu ayet. Gecenin
yarısı, belki daha öncesinde, belki sonrasında üzerindeki yorganı
bir kenara bırak. Gecenin yarısında, belki daha az uyuduktan sonra,
belki daha çok uyuduktan sonra 'Teheccüde' uyan. Gecenin
namazı daha kalbi tetikler. Daha zinde kılar.