Hayatı şehadetle bitirmek mümin için ebedi cennetin kapısını
açan bir onur rütbesidir. Şehit olarak can vermek şehidi yüceltir
katilleri ise alçaltır.
Onun için tarihin büyük mazlumları, katillerinden çok daha uzun
yaşamışlardır.
İslam tarihinde darağacına çıkan sadıklar 'hasbunallahi ve ni'mel
vekil' -Bize Allah yeter, o ne güzel vekildir- demiş ve oraya
cennete giden bir merdivene tırmanır gibi tırmanmışlardır.
Darağaçları mümine değil, inkârcılara ve münafıklara ürküntü
vermiştir. Çünkü onlar inanmaz görünseler de ölümün ötesinde bir
âlemin varlığının endişesini taşırlar. Darağacı onları, onlarca
meçhul bir âleme götürür zira.
Dikkat ediniz; ne zaman Ömer Muhtar, Seyyid Kutub, Menderes gibi
tarihin yakın dönem mazlumları anılsa büyük kitlelerden haşyet ve
saygı dolu derin bir amin sesi; katillerine ise bin kahır yükselir.
Sünnetullah'ın bir tecellisidir bu...
Firavun, Hz. Musa'ya iman eden sihirbazlara "sizin el ve
ayaklarınızı çaprazlama keseceğim" dediğinde, bu tehdit onların
iman ve dirençlerini artırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Çünkü
iman edenin kaybedeceği bir şey yoktur. Müslüman rabbine mazlum bir
halde gitmekten de haz duyar. Çünkü böylece katillerini de ebedi
ateşe mahkûm eder.