Suriye, Türk dış politikasın önemli konularından biri olmayı
sürdürüyor. İçeriğe dair elimizde uzunca bir liste var. PKK/PYD,
İdlib’de konuşlanmış El Kaide türevleri, DAEŞ sonrası Sünni muhalif
bölgelerin geleceği, Esad’ın artan rolü, sığınmacılar ve daha çok
Türkiye’yi ilgilendiren Özgür Suriye Ordusu’nun geleceği. Son
olarak, Suriye’de konuşlanan üçüncü ülkelerin çıkar ve
stratejileri.
Türkiye penceresinden bakınca, Suriye ile ilgili tartışmaların
merkezinde PKK/PYD ve “müttefiki” ABD’nin verdiği askeri,
diplomatik ve psikolojik destek yer alıyor. Türkiye, haklı olarak,
bu ilişkinin güvenliğini tehdit ettiğini belirtiyor.
Oysa PKK/PYD’nin “üçüncü taraflarla” ilişkileri göründüğünden çok
daha karmaşık. Yardım, destek ve cesaret konularında sadece ABD
yok. Bazı AB ülkelerini bir yana bırakırsak, Rusya düşük profili,
sessizliği ve derin ilişkileriyle hamlelerini yapıyor. Hamlelerin
gerisindeki nedenleri ve muhtemel çıktılarını anlamak için
Rusya-PKK ilişkilerine daha yakından bakmak gerekir.
Rusya, PKK’yı terör örgütü olarak tanımamaktadır. (Gerçi tanıma
konusu bugün anlamını yitirmiş durumda. Nitekim ABD, AB çıkarları
söz konusu olduğunda PKK’yı terör örgütü olarak tanımasına rağmen
her türlü ilişki geliştirebiliyor.) Terör örgütü olarak tanımama
Soğuk Savaş döneminin, sosyalist ideolojinin, ahde vefanın bir
sonucu. Vefa, biraz da Suriye, Sovyetler Birliği ve PKK’nın
birlikte icra ettikleri “örtülü işlerin” hatırından kaynaklanıyor.
Öte yandan, mevzu “Kürt Sorunu” olarak ele alınınca, hikâye Çarlık
Rusya’sına kadar uzanıyor. Bu da Rus tecrübesinin, ilgisinin
derinliğini ve genişliğini gösteriyor.
Doğu Akdeniz’e askeri gücüyle geri dönen Rusya’nın bölgede ve
Suriye’de vuku bulan hiçbir konuya ilgisiz kalamayacağını söylemek
çok da iddialı olmaz. Özellikle Ortadoğu’da gündem oluşturacak
potansiyele sahip konulardan biri de Kürt sorunu olunca. Bunun
anlamı, 19’uncu yüzyıl ve Soğuk Savaş günlerine dair arşivin elden
geçirilme zamanının geldiğidir.
Rus bakış açısına göre, PKK, ABD yardımlarıyla Suriye’de
güçlenmektedir. Zamanla Kürt sorunu ABD tekeline girebilir. PKK ile
ideolojik, tarihi bağları kesmek, zayıflatmak akıllıca bir yaklaşım
olmaz. ABD güdümüne giren, işbirliğine terk edilen PKK/PYD
Rusya’nın Suriye’deki çıkarlarına da zarar verebilir. Oysa PKK/PYD
ile ilişkiler, sadece Suriye, İran, Irak, Türkiye’de değil, Kürtler
arası mücadelede de “aba altındaki sopa’dır”. Bu nedenle, Afrin’de
PKK/PYD’yi Türkiye’den koruyacak tedbirleri alıyor.
Rusya’nın hamleleri gelecek 50 yılda Suriye’de kalacağını ve
Ortadoğu’da var olacağını gösteriyor. Bunun anlamı, Rusya PKK ile
ilişkilerini her koşulda sürdürecektir. Ne Türkiye’ye S 400
satması, ne domates alması ne de turist göndermesi bu ilişkiyi
kesmeye yetmez. Çünkü sorun sadece Türkiye değil, tahterevallinin
öteki ucunda, Suriye’de de, ABD ve AB var. Tıpkı Doğu Avrupa’da
olduğu gibi.
Geçmiş 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlarken, Kurban Bayramı’nın
İslam âlemine ve insanlığa barış ve huzur getirmesini
diliyorum.