Geçen hafta Perşembe günü Cumhuriyet gazetesinin tutuklu
yönetici ve yazarları Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Önder Çelik,
Güray Öz, Turhan Günay, Hakan Kara ve Bülent Utku'nun eş ve
yakınlarıyla bir araya gelmiştik.
234 gündür tutuklu olan Cumhuriyet çalışanı ve yöneticileri
için 26 Aralık’ta Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru konusunda
gelişme olmamasından şikayet etmişlerdi. Murat Sabuncu’nun eşi
meslektaşımız Eylem Türk ile sohbet ederken, söz Silivri Cezaevi
koşullarına geldi. Murat’ın sıcaktan bunaldığını anlattı. “En iyi
sen anlarsın” dedi.
Yer beton, gök beton
Gerçekten de Silivri Cezaevi yer beton, gök beton bir kutu
gibidir. Duvarlar öyle güçlü betondan yapılmıştır ki, top atsan
yıkılmaz. Ama iletkendir, Silivri’nin sıcağını da soğuğunu da
hissettirir. Yüksek duvarlar hava sirkülasyonunu keser,
bugünlerdeki gibi yağmur sonrası açan güneş ile sıcak ve nem insanı
bunaltır. Hem Anayasa Mahkemesi’ne çağrıyı hem de Eylem Türk’ün
anlattıklarını Cuma günü bu köşede “Adalet ve vantilatör
(16.06.2017)” başlıklı bir köşe yazıda anlatmıştım.
Yazının sonunda de şöyle bir not düşmüştüm: “Bir de kardeşim
Murat Sabuncu'nun sevgili eşi meslektaşımız Eylem Türk'ün bir
ricası var; vantilatör. Silivri'nin sıcağı bunaltıcıdır, Murat
sıcakta çok bunalır. Tek isteği ise bir vantilatör verilmesi.
Buradan yetkililere sesleniyorum; madem adalet veremiyorsunuz bari
vantilatörü esirgemeyin.”