Elma şekeri gibi elmasını yalatıyor, ağaç sapı elinde kalıyor.
Okunmuş, üflenmiş büyüme verileri açıklandı: Alıp satmamız, yeme
içmemizde dünya birincisi olduk.
Çiftçi tarlada mutlu.
İşçi fabrikada mesut.
Esnaf dükkanda memnun.
Emekli pür neşe içinde.
Sanayici gelecekten umutlu.
Gelirler, maaşlar, ücretler, kazançlar süper gidiyor. Öyle ki, işçi
aldığı ücreti, memur aldığı maaşı, esnaf kazandığı kazancı, çiftçi
pazara satacağı üründen eline geçen avansı, harcıyor harcıyor
bitiremiyor.
Böyle bir göz boyama.
Yalancı, yalama büyüme!
* * *
İçeride para arzını genişletmek için: Garantili Kredi Fonu! KDV
indirimi! Yatırım teşvikleri! Ucuz Kredi! Bunlar hormon muslukları.
Bu muslukları açınca içeride para arzı genişliyor, alış veriş
artıyor, büyüme hızı son çeyrekte yüzde 11.1’i geçiyor ama döviz
kazandıran büyüme değil döviz tüketen büyüme olduğu için dolar da
Euro da yükseliyor, faiz de artıyor, enflasyon da hortluyor, bütçe
açığı hızla büyüyor. Hazinenin borçlanma ihtiyacı tavanı deldi,
gidiyor.
Büyümeye bak!
Bak, bak yala!
Elinde ağaç sap!
Son çeyrekte yüzde 11.1 büyüme kabarmasının yapıldığı günlerde
Başbakan Yardımcısı Şimşek, KOBİ’lere “dış borçlanma
yasağı” getirilmesini istedi. Reel sektörün dış borcu 2002
yılında 6.5 milyar dolardı, 2017 yılı sonunda 212.1 milyar dolara
çıktı.
Haliyle korkuyor bakan!
Bu hormonlu yapı.
Gitmez, yolda kalır.
Cari açık yüzünden günde 1 milyar dolarlık dövize ihtiyaç duyulan
bir ekonomi haline geldik. Yılda 200 milyar dolarlık dış parayı
sürekli borçlanmak zorunda kalan devlet memesinden beslemeli
güdümlü ekonomik modelimiz oldu. Dış para, Türkiye’ye ancak
“arazi ve konut spekülasyonu yapmak” ve içerideki
işbirlikçileriyle “rant avcılığını” sürdürmek için
geliyor. Arsa ve inşaat balonu, eli kulağında, patladı patlayacak.
Ayrıca ihracatımızın da kutusu süslü ama içi cılk. Kilo başına
ihracat fiyatı ile kilo başına ithalat fiyatı arasındaki fark bize
mal satanların lehine açılıyor. 1 kiloluk Türk malının ortalama
ihraç fiyatı: 2014’te 1.59 dolardı, 2015’te 1.44 dolara ve 2016’da
1. 37 dolara geriledi. 2017 henüz açıklanmadı. Kiloda 1.30 doların
altına inmesinden korkarım. Oysa Almanya, bir kilo Alman malını
4.10 dolara, Japonya 3.50 dolara, Güney Kore 3.00 dolara satıyor.
Biz Almanya’dan kilosu 230 dolara tekstil makinesi alıp, Almanya’ya
kilosu 7 dolara tişört satıyoruz. Türkiye’nin küresel ekonomi
içinde mukayeseli üstünlükte tek avantajı “ucuz emek,
sömürülen işçilik” kaldı.