Yabancı bayraklı her gemi limana demirleyince mutlaka
manifestosu sorulur.
Yükün ne?
Listeni açıkla.
Manifesto açıklarken yalan söylenmez, dubara, numara, mal gizleme
yapılmaz. Gemi şeker yüklü deyip kaçak altın sokmaya kalkarsan
cezası vardır.
Gemini bağlarlar.
Yüke el konulur.
Gemicilik terimi olan kelime dünya siyaset diline 200 yıl önceden
girmişti. Bizim politika söylemine yeni geldi sayılır. Bu açıdan
bakınca şu günlerde halkın karşısına çıkan Cumhurbaşkanı
adaylarının oy isterken “beyinlerindeki bütün yükleri
açıklamaları” manifestonun namusu gereğidir. Bütün
adayların; vicdanlarında, akıllarında, fikirlerinde, beyinlerinde
taşıdıkları yükleri nedir, neyi sorun görüyor ve çözüm önerileri
var mı?
Eğip, bükmeden açıklamalılar.
Manifestosundan görelim.
Kim niyetini gizlemekte.
Kim dürüst, açık, net. * * * Önceki gün Fransa’da kendilerini
entelektüel ilan eden 300 kişi (aralarında Fransa eski
Cumhurbaşkanı Sarkozy de varmış) Kuran-ı Kerim’de şiddet içeren
bazı ayetlerin olduğunu iddia ederek bunların kutsal kitaptan
çıkarılmasını istediler. Bunun üzerine bizim liderler, top
ayağımıza geldi vuralım gol olsun, seçmen bizi alkışlasın
derecesine “öfke dile getiren” açıklama yaptılar.
En öfkelisi ise cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan’dan “Ey Batı
bak; bizim kutsal kitabımıza saldırdıkça şunu bilesiniz ki biz
sizin kutsallarınıza saldırmayacağız ama sizi alaşağı edeceğiz… Biz
sizin ne denli aşağılık olduğunuzu biliyoruz…” sözleriyle
geldi.
Bu sözleri açarsak:
Batı aşağılık.
Bu aşağılığa biz ne yapacağız?
Alaşağı edeceğiz.
Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın daha bir hafta önce açıkladığı
manifestosunda; “aşağılık Batı’yı alaşağı edeceğimiz” projesi
yoktu. Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın 16 yıldır tam üyeliğe
alsınlar diye türlü girişimlerde bulunduğu bu aşağılık Batı’yı
alaşağı etmek için savaş mı ilan edeceğiz? Manifestoda bu da
yoktu.