Bayramın ilk günü, haftalık tatil günüme denk geldi. Bayramınızı
kutlayamadım.
Kutlu olsun.
Nice bayramlara!
Ben bayram yazısını bugün yazayım. Anadolu’da Milat’tan önce 900
yıllarında da bayramlar kutlanıyor, bir tapınağın duvarına bir yazı
asılıyordu. İnsanlar bayram günü tapınağa gelip, dua ediyor, o
yazıyı okuyor, sonra birbirilerine sarılıp bayramlarını
kutluyorlardı.
★★★
O yazı şöyleydi:
“Gürültü patırtının ortasında sessizce dolaş; sessizliğin içinde
huzur var. Sakın bunu unutma. Herkesle dost olmaya çalış. Sana bir
kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık: unutmak
olsun.
Bağışla ve unut.
Kimseye teslim olma.
İçten ol;
Telaşsız anlat.
Kısa, açık ve net konuş.
Başkalarına da kulak ver.
Ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen. Hayattaki dayanağın
işindir, unutma. Sevebileceğin bir iş seçersen yaşamında bir an
bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki,
başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de
yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.
Olduğun gibi görün.
Ve göründüğün gibi ol.
Sevmiyorsan eğer sever gibi yapma. Çevrene, tanıdıklarına
önerilerde bulun fakat asla hükmetmeye kalkma. İnsanları
yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın
sevgi konusunda yüzyıllardır öğrenebildiği bir kumsaldaki kum
taneciği bile değildir.
Aşka sakın burun kıvırma.
Çöl ortasındaki yemyeşil bahçedir aşk. O bahçeye bakmayı hak etmiş
bir bahçevan olmak için her bitkinin sürekli ilgiye, yardıma,
bakıma, sevgiye ihtiyacı olduğunu da unutma. Hayatta
kaybedebilirsin. Kaybetmeyi ahlaksızca bir kazanca tercih et.
Birincisinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu
sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki; o yolda mağlup olman
bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras
dürüstlüktür. Yıllar geçiyor, geçecek. Sabırlı, sevecen
ol. Erdemini yitirme…”
Burada bitmiyor.
Çok uzun bir yazı…
Bu köşeye sığdıramam.
★★★
Güncel olaylardan da kopamam. İşte gördüğünüz gibi İstanbul’da
yenilenecek seçimlere yine eski seçim kurulları ile gidileceği
ortaya çıktı. Oysa seçimlerin iptali seçim kurullarının hatasına,
kusuruna bağlanmıştı. Yani bayram gönü mızrağın ucu dışarı
çıktı.
Mızrak çuvala sığmıyor.
Yalan yalanı kovalıyor.
Yeni seçime yine o hatalı, kusurlu sayıp, dolaylı olarak “çaldılar…
çaldılar… çaldılar…” diye olmayan hırsızlığa alt yapı hazırlamakla
suçladıkları seçim kurulu üyeleri ile gidiyorlar. Erdemini yitirmek
istemeyen Şişli İlçe Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Vedat
Güneş ile Şişli İlçe Seçim Kurulu
müdürü Hatice Çelebi, bu duruma isyan
ettiler. Bizi hırsız, çeteci, suistimalci diye suçladınız, yine
bizimle seçim yeniliyorsunuz, bu nedir diye soran ve dürüstlüğe
çağıran mektuplar yazdılar.
Evet mızrağın ucu çıktı.
Suçlu, kusurlu bulduğun ilçe seçim kurulu üyeleriyle yeni seçime
gidiyorsan demek ki, Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı önceki
seçimi iptal edecek bir kusur kabahat yoktu.
★★★