Rafine bir istek kabarmıştı. En azından namuslu, dürüst
insanların Türkiye’sini kucaklayan ortak bir arzu yükselmişti.
Işıklı bir umut doğmuştu: Türkiye bağırsaklarını temizliyordu.
Bir kamyon vardı.
Bir de Mercedes.
Susurluk’ta çarpıştılar.
Kamyonun içinde bütün Türkiye, Mercedes’in içinde “bir iktidar
milletvekili, bir polis müdürü, bir de mafya babası” vardı. Polis
müdürü ile mafya lideri ölmüştü. Milletvekili sağ çıktı.
Mercedes’in bagajında uzun namlulu silahlar, ölenlerin yanında
dolar dolu valizler vardı.
Biz o zaman da yazıyorduk:
Bağırsak deşen kamyon!
Türkiye bağırsak temizliyor.
Bülent Arınç, avcı adam.
Deyim ve slogan avlar.
Fırsatları yaman yakalar.
Deyimi alır, bomba yapar ve yıkmak istediği vitrinin camına atıp
tuz buz eder. Yapılmamış darbenin davası Ergenekon, Balyoz
tutuklamaları başlayınca Bülent Arınç, deyimi canlandırdı, dilini
mermi yapıp: “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diye
taraftarlarının kalbini fethetti, yüksek oylar aldı.