“Sporcu” çok güzel ad, etkileyici ve
özendirici. Birine “sporcu” denilmişse ve üstelik
ülke çapında alkışlanıyorsa; bu güzel ad o kişiyi, 3 mecburiyet
altına sokar.
Kendi kendini bilmek.
Kendi kendini yönetmek.
Kendi kendini yenmek.
Bu üç değer, genç sporcular üzerinden bütün topluma yayılsın diye
“spor ve sporculuk” ilk olimpiyatlardan bu yana
desteklenir, gözetilir.
Arda’nın yaptığı.
Ne kendini bilmek.
Ne kendini yönetmek.
Ne kendini yenmek.
Yaptığı densizlik: Yanına diğer ünlü sporcu Burak’ı da al. Bara
git. İçkinin dozunu kaçır. Şarkıcı Berkay’ın eşi hanıma asıl.
Şarkıcının burnuna kafa at, adam hastaneye götürülünce acil servisi
bas, ateş et, elini kolunu sallayarak çek git.
Arda, kimin özetidir?
Kimin tanımıdır? ★★★ Barcelona, artık Arda Turan’ı istemiyordu.
Yılda 6.5 milyon Euro ve 1.5 yılda yaklaşık 10 milyon Euro transfer
bedeli koymuştu. Bu para küresel şirketleri yöneten CEO’ların bile
kazanamayacakları büyüklükteydi. Zengin kıta Avrupa’da dahi hiçbir
kulüp Arda’yı bu bedelle transfer etmeyi düşünmüyordu. Türkiye’nin
büyük kulüpleri; GS, BJK, FB kapılarını kapatmıştı. Devreye
Başakşehir sokuldu. İktidarı, partisi, büyükşehir belediyesi özetle
Türkiye siyaseti ve futbol basınının amigo kalemleri, futbolcu
menajerleri çetesi “Arda’ya Türkiye transferi”
ayarladılar.
Arda!
Siyasetin özetidir.
Arda!
Sporcuyu yücelten 3 değerin yiten, biten, bitirilen tanımıdır. ★★★
Kulüp Başkanı ve aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Başkanvekili de olan Göksel Gümüşdağ, “Arda Turan’a yarım
sezon için 2 milyon Euro artı bonus, önümüzdeki yıl da 4 milyon
Euro artı bonus ödemesi yapılacağını” açıkladı. O tarihte
Başakşehir, “Bu kadar yüksek paraları ödemeyi nasıl
başarıyor?” sorusu gündeme geldi. Bu soruya;
“Başakşehir’in sponsorluk geliri en yüksek kulüp
olduğu” ce...