24 saat sonra seçim sandığındayız. En değeli seçim olacak. Altın
değerinde.
Elmas.
Pırlanta.
Haksızlığa tokat olacak.
Ve yok edilen “adalet duygusuna” yeniden kavuşma yolu açılacak.
Oylar sayılmayacak.
Oylar tartılacak.
Türkiye tarihinde böyle “haksız- adaletsiz- eşitsiz” seçim süreci
daha önce hiç yaşanmadı. Haksızlığı ve adaletsizliği yaratan ve
fırsat eşitliğini bozan Cumhurbaşkanı’nın kendisi oldu.
Tarafsızlık yemini etmişti.
Yeminini tutmadı.
Cumhurbaşkanlığı’ndan geçici olarak istifa etmeden ittifakın başına
geçip propagandaya girişti.
★★★
Bir vali.
Aday oluyor.
Seçime giriyor.
Valilik sıfatını bırakıyor.
Valiliğin imkanlarını, gücünü, imtiyazını, zırhını seçim
propagandası sırasında kullanamıyor.
Oy istiyor.
Seçilmezse!
Valiliğe geri dönüyor.
Emniyet Müdürü.
Aday oluyor.
Seçime giriyor.
Seçim boyunca Emniyet Müdürlüğü’nden istifa ediyor. Emniyet Müdürü
olmanın kendisine verdiği tüm devlet gücü ve imtiyazlarını seçimi
kazanmak için kullanamıyor.
Seçilmezse!
Makamına geri dönüyor.
★★★
Aynısı bekleniyordu.
Cumhurbaşkanı’nın başında yer aldığı ittifak önde gelenlerinde
“toplu iğne başı kadar bir hakkaniyet duygusu”
olsaydı, “Vali’nin, Emniyet Müdürü’nün, kamu görevlisinin
yaptığını biz de yapmalıyız” diyebilirlerdi.
Ve yaparlardı.
Cumhurbaşkanı 60-65 günlük seçim propagandası sırasında “geçici
olarak istifa eder” ve propaganda sırasında “eşit şartlarda
yarışıyormuş havası” doğardı.
Yapmadılar.
Haksızlık doğdu.
Eşitlik bozuldu.
Adalet yara aldı.
★★★