İstanbul’un en büyük meydanını dolduracak sayıda makam aracı
çıktığını gösteren bu fotoğraf, anlayabilene neler anlatıyor…
Belediye yok.
Çiftlik var.
Tasarruf yok.
İsraf var.
Allah’a inanmak yok.
Makam aracı tapıcılığı var.
Halkta itibarı yok olmuş.
Makam aracı saltanatı var.
Şehir halkına saygı yok.
Kent insanını sürü saymak var.
★★★
İlk gün daha az benzin yakanlar, şoförsüz olanlar getirildi.
İkinci gün lüks olanlar, benzin yutanlar, şoförlü ve çift
şoförlü olanlar sergi alanında yerlerini aldılar.
Birkaç gün sürecek.
Silme doluyor meydan.
Motor No.
Seri No.
Plaka No.
Eldeki liste (envanter) ile Yenikapı Sergi alanında toplanan makam
araçlarının “seri- motor- plaka” numaraları birbirini tutuyor mu?
Ekrem İmamoğlu, iddia edildiği gibi bu sergiyi şov olsun diye değil
“Olmayan araç var gösterildi” şeffaflığına ulaşmak için yapmış
olmalı. Belediye parası birilerine, yakınlara, yandaşlara,
şirketlere “makam aracı” kılıfıyla mı
aktarıldı?
Bunu göreceğiz.
Görmezsek.
Serginin ne anlamı kalır!
Bu ülkede çok eskiden beri devleti ele geçirelerin, belediyelerin,
bakanlıkların “makam aracı
saltanatı” kurdukları ve “Devlet malı deniz…
Bal tutan parmak yalar…” çürümüş kültüründen
beslendikleri bilinmeyen değil.
Bu eski çürümüşlük!
Yenikapı’da yeni olan:
Bankamatikte üçleme.
Bankamatik makam.
Bankamatik çalışan.
Bankamatik araç.
★★★
Bekliyoruz.
Sergi İstanbul halkına açıldığında; her makam aracının camına “Bu
araç şu dairenin şu müdürüne verilmiştir…” diye yazılacaktır.
Bu Audi de aynı müdüre.
Bu Mercedes de aynı müdüre.
Makam bir.
Veriler makam aracı üç.
Kaç müdür var, kaç müdüre üç araç, kaç müdürü iki araç, kaç müdüre
tek araç, kaç müdür yardımcısına kaç araç sunulmuş.
Kaç minareye.
Kaç kılıf dikilmiş.
Sergide kılıflar ile minarelerin içi içe girişini görmeliyiz.
Göremeyeceksek! Yazık olur emeklere!
★★★