Yeni Suriye yönetimi ile SDG (YPGPYD) arasında 10 Mart'ta sekiz
maddelik bir anlaşma imzalandı. Bu sekiz madde arasında SDG'nin en
önemli yükümlülüğü, "tüm sivil ve askeri kurumların, Suriye
devletinin yönetim yapısına entegre edilmesi; sınır kapıları,
havaalanları ile petrol ve gaz sahalarının devlet kontrolüne"
geçmesiydi.
Anlaşmada mutabık kalınan hususlarla ilgili süreç yıl sonuna kadar
tamamlanacaktı.
Yeni yönetim, kendi sorumlulukları ile ilgili üzerine düşeni büyük
oranda yapmaya çalıştı. Kapsayıcılık, haklar, kimlik temelli
talepler, güvenlik inşası gibi konularda yapıcı ve pozitif bir
tavır sergiledi. Koşulların da zorlamasıyla oldukça iyi niyetli
davrandı.
Ancak SDG, anlaşmanın şartlarını yerine getirmede
direnç gösterdi. Şam'ın tam egemenliğine girmek
istemedi. İstikrarsızlık beklentisi ile geciktirme stratejisi
izledi. Sürekli bahane üretti. İsrail'e sırtını dayadı. İsrail'in
istikrarsızlaştırıcı saldırılarını devam ettirmesiyle, elinin
güçlendiğini düşündü. Mutabakatın gereklerini yapmak yerine, yeni
maksimalist taleplerde bulundu.
Şimdi gelinen süreçte; Şara Beyaz
Saray'da ağırlandı....