Ortadoğu'da son iki yıldır yaşananları, 7 Ekim'den bir gün önce
kimse tahmin edemezdi. İsrail soykırımına, ABD dahil, Batılı
ülkelerin iki yıl boyunca göz yumacağını hatta destekleyeceğini
öngörmek kolay değildi.
İsrail'in Katar'a saldırısının Arap
dünyasını birleştiren dönüm
noktası olacağını kestirmek zordu. Arap ülkelerinin
birleşip Trump'ı ateşkese ikna etmesine de ihtimal verilmezdi.
Ve en önemlisi de, İsrail'in itibarının ve imajının tamamen
sarsılmasının bir sonucu olarak ateşkese boyun eğmek zorunda
kalmasını da buraya ekleyebiliriz.
Başkaca benzer olayları sıralayabiliriz. Ortadoğu'nun son yüz
yıldır kaderi bu. Hiçbir anlaşma, ateşkes ve barış, ertesi günün
garantisi değildir. Hele bir de söz konusu İsrail olunca. İsrail
kurulduğundan bu yana hiçbir ateşkese, anlaşmaya uymadı.
Ortadoğu'da istikrarsızlık ve kırılganlığın devamına yatırım
yaparak, bundan yararlandı.
Ateşkes ve anlaşmaları belirli bir süre, bir imaj tazeleme,
meşruiyet inşası, iç politikada yeniden konumlanma ve askeri
hazırlık olarak gördü. Belirli bir sürenin ardından...