Geçtiğimiz haziran ayında İstanbul (Erkek) Lisesi mezuniyetinde öğrencilerin müdür Hikmet Konar’a sırtlarını dönmeleri üzerinden başlayan ‘proje okul’ tartışması büyümüş, bu kapsama alınan meşhur liselerde protesto eylemleri olmuş, hükümet kanadı da bu gelişmelere tepki göstermişti.
Ben bu mesele üzerine 12 Haziran’da ‘İstanbul Erkek, Galatasaray,
Kadıköy Anadolu... Liselerde neler oluyor?’ başlığıyla bir yazı
yazmış ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘proje okul’larla ilgili
yönetmeliği yayımlamamış olmasını eleştirmiştim.
1 Eylül’de yönetmelik yayımlandı ve yönetmelikle birlikte bu
okullarda 8 yıl görev yapmış öğretmenlerle yollarının ayrılması
meselesi gündeme geldi. Şimdi tartışma yeni bir boyut kazanmış
olarak ilerliyor. Okullarda yine gerginlik, Kadıköy Anadolu’da
öğretmenlerin gidişini protesto eden öğrencileri müdürün sorguya
aldığı konuşuluyor, bazı okulların velileri bildiri hazırlıyor vs
vs...
Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu ülkenin en başarısız alanlarından
birinin eğitim olduğunu yeri gelince hatırlatan bir gazeteciyim.
Yani bence yalnızca bazı okullarda değil, tüm okullarda bir
değişime ihtiyaç var. Hatta bu konuda ciddi incelemeler yapan ve
önemli yazılar yazan İsmet Berkan’ın da söylediği gibi en alttaki
okulların değişime daha da çok ihtiyacı var. Ancak değişim
öncelikle zihniyetten başlamalı. Bizdeki eğitimin üzerine oturduğu,
ezberi önceleyen, bireyi arkalayan, itaati teşvik eden kafayı
gömerek işe başlamak gerek...
Öte yandan, değişim sindire sindire, alıştıra alıştıra olmalı.
Devrimsel değil, evrimsel adımlarla ilerlemeli. Adaptasyon zamanı
gözetilmeli. Bu okullarda ortaya çıkan direnişin önemli oranda bu
temel ilkenin gözetilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
Yeni yönetmelik proje okullarda 8 yıl görev yapmış öğretmenlerin o
okullardan gönderilmesini öngörüyor, okul müdürlerine de 4 yıl
görev yapmışları değiştirme yetkisi veriyor. Böyle olunca
aralarında bir bağ oluşan öğretmen ve öğrenciler bu kadar radikal
bir değişime tepki gösteriyor. Halbuki her yıl birkaç öğretmenin
gidip yerine yenilerinin gelmesiyle yavaş bir değişim yaşansa tablo
farklı olacak.
15 Temmuz yüzünden eylüle kaldı
Üstelik bu yönetmelik haziranda yayımlanacaktı, en azından yaz
tatili boyunca bir çalışma yapılacak, değişim o süreçte
yaşanacaktı. Ancak bakan değişikliği ve 15 Temmuz darbe girişimi
araya girdi, eylüle kaldı. Okullar açıldıktan sonra işler iyice
zorlaştı.
Peki, bu okullarda illa bir kadro değişikliği gerekir mi? Giden
öğretmenler Atatürkçü olduğu için gidiyor, yerine gelenler İslamcı
olduğu için mi geliyor?
Evet, bu okullarda bir değişim gerekiyor. En iyi öğrencileri alan
okullar en iyi öğretmenlere sahip olmalı. Donanımlı ve tecrübeli
öğretmenler görev yapmalı ve arada rotasyonla enerji diri
tutulmalı. Halbuki yıllardır aynı yerde çalışan, hantallaşan,
kendini geliştirmeyen öğretmenler var. Çoğu mesleki başarı değil,
kıdem nedeniyle görev başındalar. Mesela Kabataş Erkek Lisesi’nde
30 öğretmen gelmiş, 30 öğretmen gidecek. Gelenler arasında 20
yüksek lisanslı, 4 doktoralı var. Gidenlerde ise sadece 5 yüksek
lisans.
Ancak sadece CV değil, tek tip bir ideoloji okullara hakim oluyor
kaygısı da önemli. Orada da müdür yardımcısının bir konuşması
yüzünden bu hafta çok konuşulduğu için Kabataş Erkek Lisesi’ndeki
durumu inceledim. Gelenler arasında 6-7 Türk Eğitim-Sen’li yani
ülkücü, 1 Eğitim-Sen’li yani solcu var. Tabii Eğitim Bir-Sen’liler
de var. Sayı daha dengeli olmalı ama her görüşten var. Yani
yalnızca Eğitim Bir-Sen’li,