“Yönetim faaliyeti birileri üzerinde güç kullanımı değil,
birileriyle beraber güç kullanımıdır.”
Şu bir gerçek ki; yüksektekiler, yani makam sahipleri yerdekiler
kadar güvende değildir. Mesuliyeti de az değildir. Vebali de
çoktur.
Yetki emanettir.
Hak sözü sadakanın en iyisi olarak bilen bir medeniyetin mensubu
olarak makam sahiplerinin şu dörtlüğe kulak vermeleri gerekir;
* *
Bulmaz bu sevabı bir âdem
Günde bin akçe ger vire nafaka
Söyle hakkı yerinde etme sükût
Hak söz oldu çuefdal-i sadaka
* *
Bu geçici dünyada makam ve mevkiden beklenen, ahret azığı toplamak,
hayırlı işlerle temiz adını sürdürmek ve iyi anılmayı
ebedileştirmektir.
Tahammül azlığı, garez ve kötü niyet makamın ahengini ve ahvalini
bozar.
Daima gönül yapmakla uğraşıp, gönül yıkmaktan, kalp kırmaktan
çekinmesi gerekir.
Kendi garezi için kimsenin haysiyetinin ve kalbinin kırılmasına
sebep olmamalı.
Bu dünyanın helâlinin hesabı, haramının azabı vardır.
Ömürden fırsat, ecelden mühlet aldıkça, kusuruyla küsuratıyla hak
yolda daim olmak gerekir.
Milletin hizmetinde olan kimse zahmet ve meşakkate tahammül edip
hoş bir seda bırakabilmelidir.
Meclislerde yersiz şakaya, kahkahalar attıran mizaha, bozgunculuğa,
başkalarının kusurlarını saymaya, taklit ve tenkide dair anlamsız
davranışlarda bulunmamalıdır.
Büyükler “şakayı çok yapanın vakarı gider” demişlerdir.
Aynı zamanda “makama çok bel bağlama ve hiçbir şeye gönül koyma ki
eksikliğinde (makamı yitirdiğinde) mahzun ve melül olmayasın.”
Makam sahibinin, yöneticinin, idarecinin objektif tavsiyelere ve
eleştirilere kulak vermesi gerektiğ...