Hayat hızla akıp gidiyor. İnsanlar alelacele bir yerlere yetişme
telaşından kafalarını kaldırıp da çevrelerine pek fazla dikkat
edemiyorlar. Herkes çok yoğun! 24 saat genelde insanlara yeterli
gelmiyor. Keşke bir gün 30-40 saat olsa da tüm işleri
yetiştirebilsek düşüncesinde insanlarımız.
Adına geçim dediğimiz şey nasıl bir şeydir ki insanlar sürekli
olarak “kazandığımızla geçinemiyoruz” demekteler. Her geçen gün
daha çok çalışan insanın eline geçen ücret bir türlü yeterli
olmamakta! Çalıştığı oranda ücret alamadığından olsa gerek ele
geçen çok kısa sürede tükenmekte. İnsanlar sarf ettiği emeğin
karşılığını alamadıklarından geçinemiyorlar zannedersem.
Eskiden bir evde herkes işe gitmezdi. Tüm aile fertlerinin bir
görevi vardı elbette! Mesela evin babası işe giderdi. Anne evde ev
işleriyle, çocuklarıyla ilgilenirdi. Çocuklar da yıllar boyunca
annenin gözetiminde okula giderek, sokakta oyun oynayarak, evde
ders çalışarak günlerini geçirirlerdi. Evin gelirini temin eden
babaydı. Baba işe gider, mesaisi bitene kadar çalışırdı. Akşam eve
dönüşte bakkala, manava uğrar evin ihtiyaçlarını alırdı. Şimdi
olduğu gibi yine çok çalışırdı baba. Akşam yorgun argın eve
gelirdi. Ne de olsa bir işte çalışıyordu ve emek harcıyordu.