Katar’la ilgili tartışmaları yakından izliyorsunuz. Suudi
Arabistan, BAE, Mısır, Yemen, Bahreyn, Maldivler ve Libya’nın bir
bölümünün teröre destek verdiği iddiasıyla Katar’a ambargo kararı
almaları, bütün gözlerin bir anda Körfez’e çevrilmesine yetti. Hem
de Trump’ın ziyareti sonrası böyle bir sürecin yaşanıyor olması
konuyu başlı başına daha da ilginç kıldı. Yine Trump’ın, “Kral ve
50 ülkeyle Suudi Arabistan ziyareti daha şimdiden işe yaradı. Belki
de bu, terörizm dehşetinin sonunun başlangıcı olacaktır.”
açıklaması da düğmeye kimin bastığını göstermesi açısından
önemliydi.
Yaşanan bu baş döndürücü süreçte gayenin bir taşla beş kuş vurmak
olduğu çok net.
Birinci hedefin öteden beri devam eden strateji çerçevesinde mezhep
farklılıklarını kaşımak ve bölgemize öldürücü darbeyi vurmak adına
İran olduğu,
İkinci hedefin sözde Müslüman Kardeşler tehdidi üzerinden Sisi’ye
destek anlamı taşıdığı,
Üçüncü hedefin Hamas vurgusuyla İsrail’in elini daha da
güçlendirmeyi amaçladığı,
Dördüncü hedefin bölgenin Truva atı olan terör örgütü DAEŞ
üzerinden haritaları yeniden çizme niyetini taşıdığı,
Beşinci hedefin ise doğrudan veya dolaylı Türkiye olduğu
görülüyor.