Medya dün -Türkiye karşısında saf tutan bir iki istisna hariç- teröre karşı ortak tepki koydu.
Star’ın Kandil’de kurulan Marksist Leninist ‘şer ittifakı’nı işaret eden manşeti, Habertürk’ün onların anladığı dilden ‘Halk düşmanları’ başlığı aynı zamanda analiz de içeriyordu.
Eskiden olsa bir Marksist Leninist şer ittifakının arkasında
Moskova
aranırdı.
Ancak bugün bu yapının PYD unsuruna Batı destek veriyor; yani soğuk savaşın karşıt tarafları belli projelerde ittifak yapabiliyor!
ABD ve İngiltere PYD’yi ‘terör örgütü’ dediği PKK’dan ayırıyor.
Ama gerçekten ‘farklı’ gördüğü için değil; bugünkü Suriye’de
‘piyade’ye ihtiyacı olduğu için; yarınki Suriye’de de
Müslüman-muhafazakar ağırlıklı ‘nüfusu’ dengelemekte kullanacakları
seküler/laik bir ‘silahlı
güce’ ihtiyacı olduğu için...
Bu nedenle PKK uzantısı olmasına ve Marksist Leninist bir örgüt olarak Moskova’yla eski ilişkilerini canlandırmasına göz yumuluyor.
Bu bir analiz değil; her iki ülkenin ve PKK’nın temsilcileri bunu zaten söylüyor.
PKK liderliğindeki şer ittifakı, Batı’nın PYD ile bu
‘kazan-kazan’ ilişkisinden büyük moral güç alıyor. Teröristlerini
ve yandaşlarını, “Biz yarın yine ‘barış, demokrasi ve halkların
kardeşliği’ deriz; döktü
ğümüz kanları unutmak Batı’nın da işine gelir; silah ve bombayla
kazandıklarımız yanımızda kalır” diye motive ediyor.
Kandil’deki terör elebaşlarından Cemil Bayık, bunu 5 Ekim
2015’te Lübnan’da yayınlanan Al Ahbar gazetesine söylemişti:
“IŞİD’e karşı en büyük mücadeleyi PKK veriyor. YPG de önder Apo
çizgi
sinde fedaice savaşan bir güçtür. (ABD ile) Bu yönüyle ortak
düşmana karşı pozisyon almış durumdayız... ABD’nin IŞİD’e karşı
mücadele eden güçlerin zayıflamasını istemeyeceğini
düşünüyoruz.
ABD’nin şu anda bize saldırması veya bazılarını saldırtması
kendileri için tarihi hata olur. Şu anda ABD’nin bize karşı
doğrudan savaş içinde olduğunu hissetmiyoruz.”