Çatışma geçmişi olan bütün çözüm süreçleri sancılıdır. Zor olur ve çoğu kez eski, acılı, kanlı hatıralar kaçınılmaz olarak geri gelip sürecin üzerinde ağır bir baskı kurar. İnsani, vicdani ve duygusal çelişkiler bazen kaldırılamaz yüke dönüşür. Sadece tarihi gerçekler değil semboller de önemli hale gelir; hatta semboller bazen daha önemli olur. Birinci (açılım) ve ikinci (çözüm) sürecinde bunları tecrübe etmiştik. O girişimlerin akamete uğramasında başka sebeplerin yanında psikolojik ve sembolik faktörlerin payı büyüktü.
Yaşanan iki tecrübe aynı zamanda bugün devam etmekte olan çözüm süreci (Terörsüz Türkiye) için hem bir uyarı hem de bir fırsattır. Bazı aşamalar geçilmiş sayılabilir, bazıları da hassasiyet gerektirir. Kritik olan şu ki hassasiyet gereken noktaların ne olduğu her zaman öngörülemez. Çünkü sürece karşı olanların iletişim gücü böyle zamanlarda normalden daha fazla artabilir. Nitekim hem önceki iki tecrübemizde bunu yaşadık hem de bugün görüyoruz.
Sürecin ana hatlarından daha önemli olan hassasiyet ve duygulardır. Türklerin de Kürtlerin de kendisini iyi...