CHP’nin İmralı’ya giderek Öcalan’la görüşecek TBMM heyetine temsilci vermeme kararının yarattığı tartışma çözüm sürecinin aslında nasıl bir hedef olduğunun hala yeterince anlaşılmadığını gösteriyor. Bir yanda CHP’yi bu kararından dolayı eleştirenler öte yanda takdir edenler hattı var. İki hattın kullandığı karşılıklı sertlik dili meseleyi çözüm odağından uzaklaştırıyor. Bu tehlikeli ve sıkıntı bir gelişme çünkü partilerin bazı durumlarda birbirinden ayrışan kararlarında önemli olan sürecin başarıyla sonuçlanmasıdır.
En nihayet süreç devam ediyor ve CHP bunun bir adamından geri durmakla o sürecin parçası olmaktan vazgeçmiş değil. Olmadığını kendileri de söylüyor. Sadece İmralı parantezine itirazları var ve belki ileride başka partilerin başka parantezlere itirazları olacak. Mesela, sürecin en önemli ayağı olan infaz düzenlemesiyle PKK’lıların hayata karışması ve Öcalan’a umut hakkı konularının kapağı açılmış bile değil. Ki bu bahisler İmralı heyetine kimlerin katılıp katılmayacağından çok daha önemlidir.
İster MHP çok ileri gitsin, ister CHP biraz temkinli davransın; sürecin selameti yetki sahibi olan ve o yetkiyi de sınırsız kullanma selahiyetine haiz olan...