Mustafa Karaalioğlu Karar Gazetesi

Askeri vesayetin sonu, demokrasinin geleceği

Türkiye’nin yakın ve uzak siyasi tarihi esasında askerin idare üzerindeki güç ve tesirinin tarihidir. İmparatorluğun özellikle gerilimli devri ama kesinlikle son yüzyılından başlayarak bugüne kadar gelen uzun yıllar...

01 Mart 2017 | 277 okunma

Türkiye’nin yakın ve uzak siyasi tarihi esasında askerin idare üzerindeki güç ve tesirinin tarihidir. İmparatorluğun özellikle gerilimli devri ama kesinlikle son yüzyılından başlayarak bugüne kadar gelen uzun yıllar askerin sistem üzerindeki ağırlığıyla anlaşılabilir. Cumhuriyet öncesinde bu tesirin sembol kavramı Halaskaranı Zabitan idi, sonrasında da siyasal dilde “askeri vesayet” olarak tanımlanır oldu.

Cumhuriyet döneminin darbeleri ve sonuncusu 15 Temmuz olmak üzere darbe girişimleri büyük ölçüde aynı mantık üzerine oturur. Askerin gelenekleri ve kurumsallığı nedeniyle her şeyin daha iyisini yapabileceği, seçilmiş siyasetin ise milli hassasiyet ile rejimi koruma konularında zayıf, yetersiz ve hatta tabiatı gereği yozlaşmış olduğu düşünülürdü.

***

Askeri vesayet Cumhuriyet döneminde siyasal iktidarların hareket alanını ustaca daraltmış, onların sistemin temellerine dair vizyon ve perspektiflerine mani olmayı başarmıştır. Bunun mümkün olmadığı zamanlarda ise darbe yoluna gidilmiştir. 27 Mayıs 1960 darbesi malum, bunun en bariz uygulamasıdır. Demokrat Parti iktidarının seçim yoluyla değiştirilmesinin imkansızlığı anlaşılınca ve bu durumda sistem üzerinde kalıcı bir değişiklik riski belirince asker çareyi darbe yapmakta bulmuştur. Takip eden yıllarda da sistemin özellikle Kemalist ideolojinin yeni yorumlarıyla ihyası sağlanmıştır.

Ancak demokrasi duygusu geliştikçe ve toplumun ihtiyaç ve talepleri daha fazla demokrasiyi mecbur kıldıkça askerin sistem denetimi de otorite kaybetmeye başlamıştır. Bununla birlikte TSK, bir başka Avrupa ordusunun asla kullanamayacağı kadar yüksek bir krediyle siyasi müdahaleye devam etmiş ve sıkıştığında yine darbe yoluna müracaat etmekte beis görmemiştir. Yöntem ve sınırları birbirinden farklı olsa da 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 darbeleri askeri vesayetin denetim gücünü artırmak ve açılan gedikleri kapatmak maksatlıdır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni anayasa bir vizyon ister ama ortada bundan eser yok 25 Nisan 2024 | 200 Okunma Seçmen Erdoğan’a ‘dost mesajı’ mı verdi, dönüşsüz bir yola mı çıktı? 22 Nisan 2024 | 3.347 Okunma Kırılgan dünyanın sorumsuz liderleri 15 Nisan 2024 | 291 Okunma Erdoğan, seçmenin ne demek istediğini tabii ki anladı... 11 Nisan 2024 | 830 Okunma Erdoğan’ın kendisiyle yapacağı toplantıdan ne sonuç çıkacak! 08 Nisan 2024 | 976 Okunma