Dün sabah Sözcü gazetesinin sarsıcı sayfaları arasında boş boş
gezinirken, yakın geçmişe kadar AKP ile birlikte hareket etmiş bir
yayın grubuna operasyon geldi.
Görüntüler tanıdıktı...
Önce Sözcü’yü ele alalım... Gazetenin sayfaları arasında gerçekten
boş boş gezindik, çünkü muhalif gazetelerin çoğuna olduğu gibi
Sözcü’ye yönelik dava operasyonlarını protesto etmek için
gazetedeki köşe yazarlarının sütunları tamamen boş
bırakılmıştı.
Bu görüntü aklımıza ilk, 1908’de sansürün kaldırılışına dek
yaşananları getirdi. O dönemin gazeteleri basılmadan önce saraya
gönderilirdi. Padişahın istemediği haber ya da yorumlar varsa,
çıkarılması istenirdi. Gazeteler de bu bölümü çıkarır, yerini de
boş bırakırdı.
Bir asır sonra medya o dönem kadar kötü bir tablo ile karşı
karşıya...
Sözcü’nün dile getirdiği “cumhurbaşkanına hakaret” davaları başlı
başına bir vaka! Kanun koyucu, cumhurbaşkanının tüm ülkeyi temsil
ettiğini, tarafsız ve genel kabul gören partiler üstü bir kişi
olduğunu dikkate alarak kendisini ailesiyle birlikte
değerlendirmiştir. Bir başka deyişle, sadece cumhurbaşkanı ailesi
ile birlikte özel koruma altındadır. Hakaret ve benzeri davalarda
aile de cumhurbaşkanı ile aynı statüdedir.
Anayasanın, yasaların tümünü hiçe sayan Kaçak Saray, bu maddeyi
hemen her gün işletiyor. Mahkeme eliyle sansür!
Bu anlamda Sözcü yazarlarına açılan davalar, tüm toplumun haber
alma hakkına yönelik açılmış demektir.
***
İpek grubuna operasyon bir süredir konuşuluyordu...
Bu grubun yayın organlarının çizgileri, geçmişte üstlendikleri
işlev ayrı bir konudur.
Bugün AKP’ye muhalif yayın organlarının tümü “terörist” damgası
yiyor.
Medyaya yönelik operasyonun adli yılın açılış gününe denk
getirilmesi bir AKP klasiği... Özel günlerin anlam ve önemine
yönelik operasyonlu kutlama yapıyorlar. Adli yılın açılışına en iyi
ne yakışır? Yeni bir operasyon dalgasının açılışı.
Öyle yaptılar...
Aynı anda onlarca adrese yapılan baskınla, “terör örgütüne maddi
yardım yapan kaynakları” kuruttular.