Demokrasilerde seçmen üç temel duyguyla sandığa gider:
Umut, öfke, korku...
Bunun ülkemizdeki seçimlerde de değişik örnekleri var.
Sonuçlara bakıldığında KKTC’de seçmenin ağırlıklı olarak umut ve öfke ile sandığa gittiğini gösteriyor.
Tufan Erhürman’ın, partisinin klasik oy oranının iki katından fazla oy alması umut ve öfke koalisyonunun adanın üçte ikisine hâkim olduğunu gösteriyor.
***
Seçmen umut ve öfke sarmalında, “Tatar’dan sonra Tufan” derken ne demek istedi?
1- KKTC son dönemde ne yazık ki “kirli ve karanlık” haberlerle anılmaya başladı. Türkiye’de daha çok turizm ve eğitim adası olarak algılanan Kıbrıs’ta özellikle Falyalı cinayeti ciddi bir kırılma yarattı.
2- Türkiye’nin ekonomik durumu doğal olarak Kıbrıs’ı da etkiledi. Zaman zaman ekonominin Türkiye’den daha iyi olduğuna yönelik haberler yapılsa da AKP-MHP’nin plansız ekonomiye geçişi KKTC’yi de sarstı.
3- Cumhur İttifakı Ersin Tatar’a desteğini o kadar abarttı ki Yavuz Bingöl yanına iki sanatçı daha alıp iki konser daha verse Tatar’ın oyları yüzde 30’un da altına inerdi! Üstelik bu destek korkutmaya da dönüştü. “Tatar dışındaki herkes Kıbrıs’ı satar” diye özetlenebilecek bir yaklaşımı seçmen reddetti!
4- KKTC umut yorgunu. Her cumhurbaşkanı değişiminde “o sene bu sene” diye beklenen “çözüm” Tatar döneminde de gelmedi. Tatar’ın bu konuda çok istekli davrandığı da söylenemez. Genel algı, Ankara adım atmayınca sakin durmayı tercih ettiği yönünde!