Seçimlerin gerçekten demokratik, hukuksal zemini sağlam bir
ortamda yapılıp yapılmadığını söylemek için genel ölçülerden biri
şudur:
Gizli oy, gözetmen eşliğinde açık sayım.
Eğer bu ilke tam olarak yerine getirilirse, klasik söylemle milli
irade tecelli etmiş olur. Tarihimizdeki oy verme işleminin açık, oy
sayımının de her türlü tartışmaya açık yapıldığı zamanlar olmuştur.
Bu anlamda her seçimin bir tarifi vardır.
31 Mart seçimleri şu tarifle tarihteki yerini alacak:
Seçimi iktidar partisi kazanıncaya kadar sayım!
Yensek Seçim Kurulu’nun, affedersiniz Yüksek Seçim Kurulu’nun
aldığı kararlar, kimi yerlerde İl
Seçim Kurullarının hukuktan bağımsız başlattığı yeniden sayım
işlemleri şu soruları akla getiriyor: Seçimden sonra sandıklar
üzerinden ayrıca bir seçim mi yapılıyor?
Hangi hu-kukla bu kararları alıyorlar?
*** Konu yerel seçimlerse birinci
kriter üç büyük ildir. Üç ilden ikisini alan, seçimin galibi olur.
AKP, 2004, 2009, 2014 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara’yı
garanti görüp, başarıyı taçlandırmayı şu çıtaya getirmişti:
- İzmir, Antalya ve Çankaya’yı aldığımız an!
31 Mart, üç büyük ilin yanı sıra Antalya’da da CHP adayını başkan
yaptı.
Genel bir hesaplamayla yaklaşık 45 milyon kişi belediye başkanı
olarak Millet İttifakı’nın adayını tercih etti.
İktidar seçimlerden aylar önce hâkim atamalarını, il ve ilçe seçim
kurulu başkanı olacakları gözeterek yaptı. Daha ötesi seçmen
listelerinde belirleyici olacağı için onlarca yerde nüfus müdürünü
değiştirdi.
Bütün bunların...