Mustafa Balbay Cumhuriyet Gazetesi

Hangi Hu-kukla?

Bu da oldu... İstanbul’da iki Asliye Ceza Mahkemesi saatlerce hukuku kurşun niyetine kullanıp düello yaptı. Aylardır tutuklu bulunan, hükümetin kendisini paralel darbeci diye suçladığı kişileri tahliye bilmecesi, kevgire...

29 Nisan 2015 | 214 okunma

Bu da oldu...
İstanbul’da iki Asliye Ceza Mahkemesi saatlerce hukuku kurşun niyetine kullanıp düello yaptı.
Aylardır tutuklu bulunan, hükümetin kendisini paralel darbeci diye suçladığı kişileri tahliye bilmecesi, kevgire dönmüş hukukumuzun tipik bir fotoğrafıdır.
Aylardır tutuklu bulunan cemaat yanlısı polislerin avukatları, kendilerince bir plan kurup müvekkillerini tahliye edecek mahkemeyi ayarlamışlar. Mahkeme kendisini tahliye kararı vermeye hazırlamış, duruma müdahale edebilecek öteki mahkemelerin tümüyle ilgili reddi hâkim kararları hazırlanmış. Bunu gören hükümet mahkemesi karşı önlemini almış. Gece yarısı verilen tahliye kararını savcılık yerine getirmeme kararı almış. Sabaha karşı da hemen “tutukluluğun devamına” kararı üretilmiş.
Sonda söyleyeceğimizi baştan söyleyelim, burada haklı taraf yok. Olan, zaten ayaklar altına alınmış hukuka oluyor.
Tahliye kararı yetkisiz bir mahkemece hukuksuz şekilde alınsa bile bunu iptal etme mekanizmasının da hukuksuz olması gerekmezdi.

***

Yukarıda da vurguladığımız gibi haklı taraf yok ama aklımıza gelen çok şey var... Cemaatin yayın organları günlerdir mahkemenin verdiği tahliye kararına uyulmamasından yakınıyorlar. Özgürlük istiyorlar. Aynı gazeteler, çok değil daha birkaç yıl önceki, adı kamuoyunca iyi bilinen davalarda tahliye kararı veren hâkimi topa tutuyordu. Tahliye kararı veren mahkemeye saldırmakla kalmıyor, kararın altında imzası bulunan hâkimlerin geçmişine bel altından vuruyordu. Şimdi aynı yayın organları özgürlük için çığlık atıyor.
Aklımıza gelen bir başka durum da 17-25 Aralık’ta yine yargı üzerinden yapılan düello. O gün de hâkim ve savcıların kararına polisler uymamıştı. Tıpkı ilk düğmesi yanlış iliklenen gömlek gibi hukukta artık hiçbir karar dikiş tutmuyor. Bu tablonun kilometre taşı 12 Eylül 2010’daki referandumdur. O gün hukukun ar damarları değiştirildi. O değişiklikle ipi cemaate kaptıran hükümet bu kez bütün kurumları kesti biçti. 12 Eylül 2010 referandumu, hukukun 12 Eylülü’dür. Böylece 12 Eylül bir iken iki oldu. O gün yetmez ama evet diyerek bu iktidarın yaptıklarına meşruiyet kazandıranlara lanet olsun.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şahsıma mektuplar (17) Macunlama! 04 Mayıs 2024 | 137 Okunma Güven end-eksi! 02 Mayıs 2024 | 186 Okunma Emek en cüce değerdir! 01 Mayıs 2024 | 87 Okunma İYİ Parti’ye bir Dervişoğlu! 30 Nisan 2024 | 477 Okunma Şahsıma mektuplar (16) B-anayasa! 27 Nisan 2024 | 73 Okunma