Türkiye, Suriye’nin iç işlerine karışayım derken, Suriye
Türkiye’nin iç işi haline geldi.
Hükümetin Türkiye’nin 81 iline eşit dağıttığı tek şey Suriyeli
mülteciler. Bütün illerimize yayılan çok zor şartlarda yaşayan
mülteciler sorununun nasıl çözüleceği tartışılırken, sınırımızda
yeni bir mülteci akını ve karmaşık bir güç dengesi ortaya
çıktı.
Önce konunun insani boyutuna değinelim. Türkiye, 2010’da başlayan
Suriye iç savaşında uluslararası aktörlerin hemen yanında yer
alıp Esad’ı sabahtan akşama devirip, yatsı
namazını Şam’da kılmaya niyetlendi. Esad’ın katı “muhaberat
yapısı”uluslararası karanlık yapıların kontrolündeki terörist
odaklarla karşı karşıya gelince arada kalan Suriyeliler çareyi
ülkeyi terk etmekte buldu.
Başlangıçta Suriyelileri topraklarımıza almak Ankara’ya huzur
veren, uluslararası alanda itibar sağlayan bir sosyal faaliyet gibi
göründü. Sayı arttıkça AKP’nin gururu da arttı. Öyle ya komşudaki
zor durumda olan insanları içimize alıyorduk. Onlara daha iyi bir
yaşam sunuyorduk. Ancak zaman geçtikçe işin bütün sırları döküldü.
Artık Türkiye’de doğum yapan anneler vardı, Türkiye’de yeni
Suriyeli aileler oluşuyordu...
***
Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri hükümetin Suriye
politikasını her fırsatta gündeme taşıdılar. Komşu ülkenin iç
işlerine karışmanın orta vadede ters tepeceğini vurguladılar.
AKP’nin muhalefete yanıtı şu oluyordu:
“Biz Suriyeli aileleri ölüme mi terk etseydik? Kardeşlerimize
kucağımızı açıyoruz. Birazcık vicdanı olan herkes bunu
yapar.”
Cümleler hoştu ama aslında içi boştu. Zira hükümet Esad’ın haftalar
içinde devrileceğini düşünüyordu hatta günleri sayılıydı.