Gazetelerde yayımlanan dizi romanlarda her gün yeni bölüme
başlamadan önce bir özet yayımlanırdı. Başında da genellikle,“çıkan
kısmın özeti” yazardı.
7 Haziran seçimlerinin üzerinden bir ay geçti. Bu 30 günlük dilimde
siyaset şekilden şekle girdi. Bu da doğaldı. Zira her partinin
oyununu kendince ayrı oynayabileceği bir zemin oluşmuştu.
Her partinin diyoruz ama barajı aşan 4 partinin yanı sıra bir de
haddini aşan başka bir partiler üstü parti vardı. Yani AKP’nin
parlamentodan ve devletten sorunlu
Cumhurbaşkanı Erdoğan...
Buradan başlamak gerekirse 7 Haziran’da seçmen, Erdoğan’ın
hayallerini sandığa gömdü. Bu gerçeği 7 Haziran sonrası defalarca
vurguladık. Bunda iki amacımız vardı. Birincisi Erdoğan’ın bu
gerçeği görmesi, ikincisi de seçmenin bu büyük başarısını fark
etmesi.
Erdoğan bunu gördü ama kabul etmiyor. Lütfedip tek parti döneminin
sona erdiğini vurguladı. Ancak iftarları iftiharla kendi siyasetine
malzeme etmeden de geri durmadı.
İkide bir siyasete don biçiyor. Azınlık hükümeti olmaz diyor.
Yeniden seçime götürebileceğini ima ediyor. İmadan öte yapacağını
dikte ettiriyor.
Oysa bunların hiçbirini yapamaz. Tek durumda yapabilir; parlamento
beceriksiz davranırsa...
Eğer parlamento halkın kendisine verdiği yetkinin hakkını verirse
Erdoğan, Boştepe’de kalan 4 yılını sayar. Vermezse Erdoğan’ın
elinde oyuncak olur.
***
Parlamentonun içine girersek...
En çok konuşulan parti MHP. Partinin Genel
Başkanı Devlet Bahçeli de bundan memnun
olduğunu ifade etti. Nasıl söz ederlerse etsinler, bizi konuşmaları
iyidir, mantığı...