Çarskoye Selo, Türkçesiyle, Çarköy'deyiz. Burası devasa
boyutlarda bir park ve içinde binbir çeşit ağaç, çeşitli
medeniyetlere ait kasır ve köşkler, canfeza köprüler, dilara
göller, antik döneme atıfta bulunan çeşitli anıt kopyaları ve Rus
tarihinin şanlı hatıralarını canlandıran eserlerle donatılmış
durumda.
Göl kenarında rastladığımız Çeşme Baskını Müzesi'ndeki incelememizi
müteakip ünlü Çeşme (veya Mora) Anıtı'na yaklaşıyoruz. Bir adanın
ortasında ulu bir sütun ve üzerinde bir kartalın pençesinde tuttuğu
av dikkatimi çelmeliyor. Anlıyorum, 'Kartal' Rusya, peki av kim?
İşi yavaş yavaş çözüyorum. Bu göl de Akdeniz'i simgelemiyor mu?
Öyleyse? Öyleysesi şu: Ruslar 1770 yılının 21 Temmuz'unda Akdeniz'e
girip donanmamızı imha ettiklerinden o kadar gururlanmışlar ki, bu
anıtı kondurmuşlar göletin ortasına.
Çeşme Baskını meselesine girmek istemiyorum ama maalesef bu
gerçekten de trajik olayın mahiyeti ülkemizde o kadar az biliniyor
ki, insan üzülmeden edemiyor. Oysa Ruslar için Çeşme, sadece tatil
cenneti değil; “Çeşme" onların nazarında tarihlerinin kritik
hamlelerinden.