Türk kamuoyu Basri Aktepe adıyla ilk defa 1999'da Emniyet tarafından hazırlanan polis içindeki Fethullah Gülen Cemaati üyeleri raporuyla tanıştı.
Aktepe Polis Akademisini bitirdikten sonra ABD’ye eğitime
gönderilmiş, orada da (1996) FBIU akademisinden mezun olmuştu.
Ankara’ya döner dönmez de Emniyet İstihbaratında müdür olarak
çalışmaya başlamıştı. Necmettin Erbakan’ın RefahYol koalisyonunun
işbaşında bulunduğu, Susurluk Skandalının patlamak üzere olduğu
günlerdi.
Müthiş bir elektronik bilgisi, bilgisayar hâkimiyeti vardı.
İstanbul’dan başlayarak sokakları kamerayla takip sistemini o
kurdu; o nedenle daha sonraki yıllarda Basri Aktepe “Mobese’nin
B’si” olarak da anılacaktı.
Ancak 1999’da raporun yazıldığı sırada patlayan Telekulak skandalı
nedeniyle raporun yazımında görev alan Ankara Emniyet Müdürü Cevdat
Saral ve ekibi görevden alınırken, raporun hedefindeki Aktepe
yükseldi. Bu konuda soruşturma açan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı
Nuh Mete Yüksel ise gizlice çekilen bir videokasetinin 2002’de
basına sızdırılması sonrasında görevi bıraktı.
Aktepe ise 2002’de AK Parti’nin iktidara gelişi ardından 2005
yılına dek görevini korudu, gücünü artırdı.
Aktepe’yi 23 Temmuz 2006’da kurulan Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığında (TİB) Başkan Yardımcısı olarak teknik birimin başında
görüyoruz.
O dönem TİB’in başbakanlık, içişleri, ya da dışişleri değil,
başında bugünün başbakanı Binali Yıldırım’ın bulunduğu Ulaştırma ve
Haberleşme Bakanlığı’na bağlanması, deneyimli istihbaratçıların
fısıltı gazetesini devreye almasına neden olmuştu; bu kadar incelik
isteyen bir işle aynı zamanda yolları asfaltlamakla görevli
bakanlık mı uğraşmalıydı?
Ama dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, hükümet
de TİB’den çok memnundu. Erdoğan o sıralarda bir ameliyat geçiren
Aktepe’yi hastanede ziyaret etmişti örneğin. Hükümet yanlısı Yeni
Şafak gazetesi 13 Aralık 2007’de TİB sayesinde başta Hrant Dink
cinayeti olmak üzere hemen bütün karanlık olayların
aydınlatıldığını yazıyordu. (Oysa bugün, yıllardır saklanmış olan
belgelerin açığa çıkmasıyla işin bambaşka yöne kaydığına ve çok
sayıda polis ve jandarmanın 19 Ocak 2007’deki cinayete karışmak
suçlamasıyla tutuklandığına şahit oluyoruz.)
CHP’nin önceki genel başkanı Deniz Baykal, 3 Haziran 2008 tarihli
Meclis grup toplantısında, daha önce F-Tipi adını taktığı Cemaat
örgütlenmesinin başında Aktepe’nin olduğu bir ekiple kendisini ve
partisini yasadışı dinlediğini söyledi. Aktepe yalanladı ve işine
devam etti. Baykal iki yıl kadar sonra patlayan bir kaset kumpası
sonrasında 10 Mayıs 2010’da görevini bırakmak zorunda kaldı.
Fidan’ın 25 Mayıs 2010’da MİT Müsteşarlığına getirilmesi ardından
yıldızı iyice yükselmiş olan Aktepe de MİT’e alındı.