ABD Başkanı Donald Trump’ın “Suriye’de güvenli bölgeler
oluşturacağız” sözlerinin Ankara’da bir bayram havası estirmesi
beklenirdi.
Ne de olsa güvenli bölgeler tezi Türkiye’ye aitti.
Trump’ın iş başına gelir gelmez güvenli bölgelerden söz etmesine
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetinden heyecanlı
destek verilebilirdi.
Öyle olmadı.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hüseyin Müftüoğlu gayet soğuk ve
temkinli bir ifadeyle “Önemli olan bu çalışmanın sonuçlarının ne
şekilde olacağı, ne tür bir bilgi, yönlendirme çıkacağı” dedi.
İşin ilginç yanı Moskova’nın verdiği tepkinin de Ankara’nın
tepkisine benzemesiydi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sözcüsü Dimitri Peskov, “Bu
planın mültecilerle olan durumu daha da alevlendirmemesi” için “tüm
sonuçlarının ölçülüp tartılması gerekli" dedi.
Hayır, Amerikalı “ortakları” bunu Ruslara danışmamışlardı.
Ama Amerikalılar bunu NATO’daki müttefikleri Türkiye’ye de
danışmamışlardı ki, Müftüoğlu’de belirsizlik bulutu içinde söz
söylemeye çalışıyordu.
Aslında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 25 Ocak akşamı
Madagaskar’dan dönerken uçaktaki gazetecilere söylediklerine
bakacak olursanız, Ankara’nın endişesinin çok daha ciddi olduğunu
görürsünüz.
Erdoğan’ın ayrıntılı cevabından şu cümleleri seçiyorum:
“(Trump ile) telefon görüşmesini ilk akşam yapmıştık. (..)
Elbette ilk resmi ziyaretimizi de yapalım istiyoruz.”
“Ele alacağımız konuların başında, Türkiye-ABD ilişkilerinin
stratejik anlamda yeniden değerlendirmesini yapmak geliyor.”