Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmak için strateji her zaman
aynıdır. Evindeki 3 maçı kazan, grup liderliğine oynayacağına
inandığın takıma deplasmanda kaybetme. Beşiktaş ilk 3 maçta 3
rakibini de mağlup ettiği için dün akşam Vodafone Park'a
beraberliğin de iyi sonuç olduğu futbol gerçeğiyle çıktı.
Futbolda hiçbir maçı berabere bitsin diye oynamazsanız elbette ama
hücum planlarınızda durumunuz "Ya devam ya tamam" maçı değilse risk
almazsanız.
Maçın ilk 10 dakikasında Leipzig maçındaki gibi rakibi boğan bir
Beşiktaş gördük.
Her zaman söylüyorum, bu statta tribünlerin verdiği destek her maç
bir gol demek... Monaco eksiklerine rağmen kontrataklarda tehlikeli
olacağı bilinen bir takımdı. Adriano'nun hatasını da affetmediler
ve sol ayak içi plaseye Fabri'nin fazla yapacağı bir şey yoktu.
Şenol Güneş skor ararken, takım içi disiplini de avuçlarında tutmak
zorunda ve gereğini de yapıyor. Ligde 6 maç ceza alan Caner'i bu
maçın kadrosuna almaması, ardından Talisca'yı kesip onun
pozisyonunda Oğuzhan'a şans verip, Tolgay'ı Atiba'nın partneri
yapması önemli uyarılar...
Tolgay, formanın, armanın hakkını verdi dün akşam. Quaresma'nın
nefis ortaları, Cenk için her zaman büyük bir şans. Cenk yine çok
çalıştı, aradı, savaştı... Penaltıdan da olsa yine golünü attı.
Arka arkaya gelen sakatlıklar ve mecburi oyuncu değişiklikleri
elbette ki Beşiktaş'ın orta sahasını zayıflattı. Fransızlar, buraya
mutlak galibiyet parolasıyla gelmişlerdi ama kabul edelim oyunun
hiçbir dakikasında bu maçı kazanacak kadar iyi olmadılar.
4 maçta 10 puan harika bir performans.
İki kulvarı bir arada götürmek sadece Beşiktaş için değil her takım
için zor. Bakın son yıllarda iki final oynamış Atletico Madrid'in
Şampiyonlar Ligi'ndeki haline... Şenol Güneş, lider özelliğini bu
maç öncesinde ortaya koydu... Artık Beşiktaş'ta hata yapacak
futbolcular başlarına ne geleceğini biliyorlar. Unutmayın cezayı
her zaman PFDK vermez!...