İstanbul’da, iki buçuk aydan buyana bir müzayede mücadelesi
yaşandı.
Tartışma konusu müzayededeki objeler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son
senelerine damgasını vurmuş Enver Paşa’ya aitti ve Paşa’nın
İngiltere’de özel şekilde imal edilmiş tüfeği, altın kakmalı
merasim kılıcı, bayrağı, madalyaları, üniformaları, mühürleri,
fotoğrafları ve hanımı Naciye Sultan’ın bazı eşyaları
satılacaktı.
Konuya merakı olanların dikkatini çekmiştir: Müzayedenin
yapılacağının duyurulduğu geçen Mart’ın son haftasından
itibaren Enver Paşa’nın hayranları, sosyal
medyada “Paşamızın eşyaları nasıl satılır? Bir kahramana ait
objeler müzayedeye konur mu?” diye bir kampanya
başlattılar...
İki buçuk aydan buyana “Enver Paşa
bizimdir”, “Satamazsınız!” yahut“Sattırmayız!” deyip
duranların unuttukları bir husus var: Tarihî şahsiyetler millete
mâlolmuşlardır ama çoluk, çocuk, torun sahibidirler ve özel
eşyaları mirasçılarına aittir! Aileler bunları müzayedeye
koyduklarına göre ya maddî bir ihtiyaçları vardır veya eserlerin
bir-iki nesil sonraki âkıbeti ile alâkalı endişeleri mevcuttur,
objelerin artık kendilerinden daha iyi muhafaza edebilecek
kişilerin elinde olmasını arzu etmişlerdir yahut bilmediğimiz bir
başka sebep sözkonusudur.