Doğru değil!
Öcalan’la en son 2015 yılında, cümbür cemaat HDP’liler gidip
görüşüyordu. Heyetler değişiyor, heyete yeni birileri girip
çıkıyor, her dönüşte herkes “Öcalan bugün değilse yarın
örgütüne silah bıraktıracak” diyordu.
Ancak “çözüm sürecinin” başladığı 2013 yılından 2015
yılının Temmuz ayına, yani Besé Hozat’ın 14 Temmuz’da İstanbul’da
yayınlanan Özgür Gündem Gazetesi’nde çıkan “Süreç
devrimci halk savaşı sürecidir” başlıklı yazısına kadar,
konuyla ilgili kafa yormuş bir çoğumuz Öcalan’ın
işi“ağırdan” aldığını, devleti “oyaladığını”, amacının
örgütüne silah bıraktırmak olmadığını; tam tersine kendilerine
verilecek bir bölgede “demokratik özerklik
içinde” silahlı güçlerinin “milis”olarak kullanıldığı,
silahı ancak söz konusu bölgenin idaresi kendilerine verildiği
taktirde bırakacaklarını alttan alta sezdiğimiz halde, sürecin
ruhuna halel gelmesin diye yüksek sesle bunu dillendirmekten
çekindiğimizi söyleyebilirim bugün.
Peki bu nereden biliniyordu.
Bizzat Öcalan’ın pratiğinden tabi ki!