Ankara’da patlayan son bombalar gösterdi ki, refah ve huzur
ülkesi olması gereken Türkiye, bombaların patladığı herhangi bir
Ortadoğu ülkesi haline getirildi. Artık Suriye’den, Yemen’den,
Irak’tan bir farkımız kalmadı.
Başarılarla övünen iktidarın, ortadaki bu açık başarısızla ilgili
bir bedel ödeme girişimi olmaması, güvenlik zafiyetinin daha da
derinleşeceği anlamına geliyor.
Türkiye, 1 Kasım seçimlerine “koalisyon gelirse kaos, gerginlik ve
huzursuzluk gelir, en iyisi tek başına iktidar, AKP tek başına
iktidar olursa akan kan da durur, terör de biter” kara
propagandasıyla girdi.
Sonuçta AKP seçimi kazandı ama tek başına iktidar huzur değil
huzursuzluk getirdi.
Seçimlerden sonra Türkiye, Cumhuriyet tarihinin zor günlerini
yaşıyor.
PKK, tarihimizdeki en kanlı eylemlere imza attı. Son 7 ayda 300’ye
yakın can kaybettik.
Cumhuriyet tarihimizde ilk defa “şehirlerin, ilçelerin kontrolü”
adeta PKK’nın eline geçti.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa onlarca ilçeden kitleler halinde
göçler başladı, şehirler, kasabalar boşaldı.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa, binlerce öğretmene “görev yaptığınız
şehirde can güvenliğiniz yok, derhal boşaltın” diye mesajlar
çekildi.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa IŞİD, PYD gibi yabancı ülke
topraklarında savaşan örgütler Türkiye’yi kana buladı, yüzlerce
cana kıydı.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa bazı illerimizdeki havaalanlarımız
güvenlik sebebiyle uçuşa kapatıldı, bazı havaalanlarımıza roketli
saldırılar oldu.
İnsanlarımız, 12 Eylül darbesi öncesinden bile beter bir can
güvenliği korkusu yaşamaya başladı.
Bütün bunlar AKP’nin “tek başına iktidar olamazsak çok kötü olur”
propagandasındansonra meydana geldi.